Hüseyin Cumalı yazdı...

Güç zehirlenmesini bilir misiniz! Her halde bilirsiniz ama ben biraz anlatmak istiyorum. Okul falan biter ve iş hayatına atılırsın. Kimi bürokrat olur, kimi belediye başkanı olur, kimi iş adamı olur, kimi bilmem nerenin başkanı olur, kimi dernek başkanı olur, kimi oda başkanı olur, kimi de benim gibi hıyar ağası olur…

Sizde bilirsiniz. Sizinde çevrenizde mutlaka vardır. Makamı veya parayı bulan bazıları insanlara tepeden bakmaya başlar. Mesela zenginleştikçe kendini çok akıllı hissedersin. Parayı buldukça azarsın. Azdıkça daha azarsın. Ya da makam sahibi olursun. Paran çok olmayabilir ama havan çoktur. 2-3 sekreterin olur. İnsanlar sana ulaşmak için kıvranır…

*

Aynaya bakarsın ve köyünde yaşadığın günler aklına gelir. Köyünde yaşadığın günler aklına gelir ama o günlerden ders almazsın. Tam tersi aynada kendine, “Koçum benim şu yakışıklılığa bak. Azmettik makam, mevki sahibi olduk” diyerek gaza gelirsin. İşte güç zehirlenmesi böyledir. Enginlere sığmaz taşarsın…

*

İşte bugünkü mevzumuz iş hayatına atıldıktan sonra kıçı kırık bir gazeteci olan biri değil. Benim gibi hıyar ağası olan biri hiç değil. Bugünkü mevzumuz makam ve parayı bulduktan sonra güç zehirlenmesine kapılan bir oda başkanımız. Kim bu oda başkanımız! Sakarya Kunduracılar Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı Kemal Turgaç…

*

Peki neden böyle yazıyorum! Niçin Sakarya Kunduracılar Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı Kemal Turgaç’ın güç zehirlenmesine kapıldığını iddia ediyorum. Anlatalım. Bu kentte 1984 yılından bu yana aralıksız gazetecilik yapıyorum. Yılların gazetecisi olarak bu kentte çok vali, çok belediye başkanı, sayısız bürokrat, sivil toplum kuruluşu başkanı, oda ve dernek başkanı gördüm. Kimler geldi, kimler geçti…

*

Ancak önce arkasına Sivil Toplum Kuruluşu olan CADDER’i, sonra oda başkanlığını ve bütün bunları yaparken de medyanın gücünü arkasına alıp güç zehirlenmesini yaşayan bir iki oda başkanı gördüm. Bunlardan biri Sakarya Kitap Kırtasiye Büfe Gazete Bayileri Tekel Maddeleri Satıcıları Kantinciler Esnaf Odası eski Başkanı Coşkun Bilir idi…

*

Bir yandan zenginliğin verdiği o fütursuzca tepeden bakma, bir yandan oda başkanlığının verdiği güç, bir yandan ‘Beni milletvekilleri, başkanlar sürekli arıyor’ ile başlayan ‘çok ünlü köşe yazarıyım’ edasıyla kendini şehrin imparatoru zanneden Coşkun Bilir vardı. O kadar güç zehirlenmesine kapıldı ki Twitter sayfasına “gazeteci” diye yazdı…

*

TV 264 ekranlarındaki canlı yayınlarda bana belden aşağıya vurmaya kalktı. Sonuç, Kübalı yerde hesabı şimdi fabrika ayarlarına döndü. Ne oda başkanlığı, ne hikayeden köşe yazarlığı kaldı. Artık kendisine ait kırtasiye dükkanında kalem satıyor ve işini yapıyor. Evet, Coşkun Bilir artık kalem satıyor ve işini yapıyor...

*

Coşkun Bilir gitti ama kankası Kemal Turgaç kaldı. Bakıyorum Kemal Turgaç’a da aynı Coşkun abisinin izinden gidiyor. Kemal Turgaç aynı kankası gibi zengin, kankası gibi oda başkanı ve kankası gibi medya üzerinden herkese ayar vermeye çalışıyor. “Ben Kemal Turgaç’ım” deyip esip gürlemeye başladı…

*

Gerçi bunun ilk sinyalini oda başkanı seçildiği gece verdi. Seçimi kazanan bir oda başkanı olarak mütevazi olacağına “Alçaklara kar yağdı üşümedin mi, sen bu işin sonunu düşünmedin mi” diye göbek attı. Seçimi kazanan bir oda başkanı olarak mütevazi olması gerekirken göbek atıp ergenler gibi kaybeden adayla alay etmek yakıştı mı!

*

Turgaç’ın göbek dansı bitti bu kez de yürüyüşü değişti. Çark Caddesi’nde bir yürüyüşü var. Aman Allah’ım böyle bir yürüyüş olamaz. Merak eden gelsin. Bende videosu var gösteriyim. Bir omuz kırık kaz kanadı gibi düşük, sert bakışlar, yay gibi kaşlar, kabarık ön göğüs, yan bakışlar ve o başını eğip kaşlarının altından bakış…

*

Yakışıyor mu! Hem oda başkanısın, hem esnafsın, hem de ekranlara çıkıyorsun! Bu yürüyüş yakışıyor mu Turgaç! Peki sadece bu mu! Olur mu! Bir oda başkanı olarak canlı yayına çıkıyor. İstediğine istediği gibi çakıyor. Gazetecilere ayar vermeye kalkıyor. Canlı yayınlarda toplum mühendisliğine soyunuyor. Medyanın gücünü kullanıp toplum mühendisliği yapmaya çalışıyor…

*

Bitti mi, bitmedi. Biter mi! Oda başkanı olarak katıldığı toplantıları canlı yayında deşifre ediyor. Dikkat edin. Oda başkanı olarak katıldığı basına kapalı toplantıları da deşifre ediyor…
Örnek, Adapazarı Belediye Başkanı Mutlu Işıksu’nun oda başkanlarıyla basına kapalı olarak yaptığı toplantıyı canlı yayında deşifre etti. Bunca oda başkanı var. Kimsenin yapmadığını Kemal Turgaç yaptı…

*

Lafı don lastiği gibi uzatmanın anlamı yok. Belli ki Kemal Turgaç zenginliğin verdiği o dayanılmaz özgüven, “Çark Caddesi benim arkamda” edası, “karşınızda SESOB’un namzet başkan adayı” havası, “medya arkamda” rüzgarıyla güç zehirlenmesine kapılmış. Bu güç zehirlenmesiyle de hata üstüne hata yapmaya başladı…

*

Ben buradan kendisine küçük bir hatırlatma yapıp, şimdilik konuyu kapatmak istiyorum. Sevgili Kemal Turgaç, kısa adı SATSO olan Sakarya Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Akgün Altuğ var. Bir oda başkanı olarak bir Akgün Altuğ’un şehirdeki saygınlığına, kariyerine, karizmasına bak. Bir de oda başkanı olarak kendine bak…

*

Sana tavsiyem. Bırak bu gazetecilik oynamayı da oda başkanlığı yap. Bırak bu “ekrandan istediğimi ayar veririm” rüzgarını da kunduracıların sıkıntı ve sorunlarıyla ilgilen, güç zehirlenmesinden kurtul ve oda başkanlığının hakkını ver…

*

Son sözüm mü! Coşkun Bilir örneğine bir bak. Bir zamanlar o da senin gibi oda başkanıydı ve bu kentte gazetecilik oynuyordu. Peki şimdi ne oldu! Artık akraba düğünlerde oynuyor…