Hüseyin Cumalı yazdı...

Herkesin kendine göre bir gündemi var. Bizim gündemimiz Sakarya halkına at ve eşek eti yediren vicdansız at kasapları, bu at kasaplarına çanak tutan firmalar, bu at kasaplarıyla yeterince mücadele etmeyen ilgili oda başkanları, suskun kalan ilgili ve yetkililer. Bir de herkesin kendine göre bir yoğurt yiyişi var. Ne demek istiyorum! Herkesin kendine göre çalışma yöntemi, iş yapma tekniği, çalışma stili var…

*

Seri köşe yazısı yazarken ben merdiven basamaklarını tek tek çıkarım. Bu ne demek! Dedik ya herkesin kendine göre çalışma yöntemi, iş yapma tekniği, çalışma stili var. Bir konu ve olayı ele alırken sırasıyla ilerlerim demek. Sakarya’da at kasapları topal, sakat, hastalıklı, bir gözü kör, kıçı başı akan at ve eşekleri kesip birilerine satıyor. O birileri de bunları pişirip halka yediriyor. Bu benim iddiam değil, Türkiye Cumhuriyeti Tarım ve Orman Bakanlığı’nın resmi denetimleri sırasında tespit edilen resmi kayıtlarıdır…

*

Ve ne yazık ki geçen Ramazan ayından bu yana piyasaya at ve eşek eti satışıyla ilgili sıkı bir mücadele, sıkı bir savaş, sıkı bir takip yok. Halk sağlığını tehdit eden bu olayla ilgili ilk olarak Sakarya Köfteciler, Kebapçılar ve Lokantacılar Odası Başkanı Serdar Gök’ü kaleme aldım. Hani Ramazan ayında millete at ve eşek eti yedirenlerin bakanlık tarafından tespiti sonrasında “bu konunun yakın takipçisiyim. Ramazan Bayramı sonrasında bunları ifşa edeceğim” diye rüzgar yapan oda başkanı Serdar Gök var ya…

*

Bulunduğu makam gereği esnafın hakkını savunması gerekirken, günlerdir sus-pus bir kenarda olup biteni seyir eden Serdar Gök var ya, ilk önce onu yazdım. “Bu işin hakkını veremiyorsun. İstifa et ve git” dedim. O gün bugün tık yok. Ardından hiçbir şekilde topa girmeyen Sakarya Kasaplar Esnaf Odası Başkanı Levent Büyükdemir’i kaleme aldım.
Bu kentte halka at ve eşek eti yedirecekler, halk sağlığı tehdit altında olacak, vatandaş mağdur olacak, kasap esnafı perişan olacak ama kasapların başı olarak o makamda oturacaksın…

*

Tıpkı Başkan Serdar Gök gibi olup biteni sus-pus seyir edeceksin, öyle mi! “Başkan Levent Büyükdemir istifa et ve git. Ama giderken ne olur Başkan Serdar Gök’ü de al öyle git” dedim. Gitmediler tabi, gitmezler de. Ve kralı kaleme aldık. Malum, bütün odaların başkanı olan Sakarya Esnaf ve Sanatkarları Odaları Birliği Başkanı Hasan Alişan kralımızı da kaleme aldık. Sakarya’da bütün esnafın başı olacaksın, insan sağlığını direkt ilgilendiren bir konuda halka at ve eşek yedirecekler…

*

Halk sağlığı tehdit altında iken tek günahı dürüst ve namuslu esnaflara sahip çıkmayacaksın. Ortaya çıkıp tek bir kelime bile yapmayacaksın. Ama SESOB başkanı olarak, bu kentte esnafın başkanı olarak kasılarak gezeceksin, öyle mi! “Sende istifa et ve git. Ama giderken ne olur Başkan Serdar Gök ve Başkan Levent Büyükdemir’i al öyle git” dedik. İnsan sağlığını resmen tehdit eden at ve eşek kasapları ve firmalarla ilgili bunları yazdım. Sonuç! Bırak istifayı duymuyorlar bile…

*

Bir de bunlara yakın birileri var. Halk54’te ve sosyal medyadaki bu yazılarımın altına “Erkeksen bakanlığı yaz. Erkeksen bakanı yaz. Senin oda başkanlarınla derdin var. Senin Hasan Alişan ile derdin var” yorumları yapıyorlar. Yazının başında ne dedik! Herkesin bir yoğurt yiyiş tarzı var. Yazının başında yine ne dedik. Herkesin bir çalışma yöntemi, stili var. Önce at kasapları, sonra ilgili iki oda başkanı, sonra bu oda başkanlarının bağlı olduğu esnaf birliğini yazdık. Şimdi sıra yetkililere geldi…

*

Bu arada SESOB Başkanı Hasan Alişan ile ilgili yorum yapanlara sesleniyorum. Benim Hasan Alişan’a takık olduğumu iddia edenlere sesleniyorum. Bu yazı dizisi bitsin. Ondan sonra bakacağız. Ben Hasan Alişan’a takık mıyım, yoksa Hasan Alişan’ın yaptıklarını eleştiren cesur bir gazeteci miyim! Gelin hepsine toptan bakalım. SESOB binasının satışı, binayı satıp kurumun kiraya çıkışı, Özkum tesisleri, Alişan’ın salonlarda yaptığı skandallara kadar hepsine birlikte bakalım. Kamuoyu da karar versin. Ben Alişan’a takık mıyım, yoksa cesur bir gazeteci miyim!

*

Şimdi at kasaplarına devam edelim. Benim yaşadığım Sakarya’da halka at ve eşek yediriyorlar. Tarım ve Orman Bakanlığı bunu tespit ediyor. En üst sınırdan bu at kasaplarından ürün alanlara para cezası kesiliyor. Bu ürünlerin satıldığı işlerleri ise mevzuat gereği ne mühürleniyor, ne de kapatılıyor. Günlerdir bunu dile getiriyorum. Bir daha yazayım. Bu ürünlerin satıldığı işlerleri ise mevzuat gereği ne mühürleniyor, ne de kapatılıyor. Herkes sus-pus ve “Biz ne yapalım” diyor.

*

Şimdi Tarım ve Orman Bakanlığı Sakarya İl Müdürü Ali Ulvi Özerdem’e “Millet at ve eşek eti yiyiyor. Sen ne yapıyorsun il müdürü” diye sorsak, muhtemelen, “Tek tırnaklı et satanları ancak bakanlık ifşa eder. Mahkeme bu işyerlerini kapatır. Benim bir yetkim yok” der. Ne güzel dimi! Onun yetkisi yok, bunun yetkisi yok, şunun zaten yetkisi yok. Ne yapacağız! At ve eşek eti yemeye devam mı edeceğiz! Sakarya bu kadar sahipsiz mi!

*

Hadi İl Müdürü Ali Ulvi Özerdem’i de bırakalım. Bu kentin bir mülki amiri var. Sakarya Valisi Yaşar Karadeniz’e bakıyoruz. Şehirde gündem at ve eşek eti yenmesi ama Vali Karadeniz’den de bir açıklama yok. Sakarya Valiliği olarak, “Halkımızın sağlığını kimse ama kimse tehdit edemez. Olayı bakanlık nezrinde sıkı bir şekilde takip ediyoruz” diye bir açıklama yok. Sorsak Vali Karadeniz’e o da muhtemelen, “Konu bakanlık ve yargıda” diyecektir…

*

Şu hale bakın. Rezil, utanmaz, vicdansızlar Sakarya halkına resmen at ve eşek eti yediriyor. Devletin bakanlığı bunu tespit ediyor. Halk mağdur, esnaf mağdur ama kimse icraat yapmıyor, sorarsan yapamıyor. Herkes tutturmuş “iş bakanlıkta” diye bir Arap yalellisi, kimse sorumluluk almıyor. Ya arkadaş bu bakanlık nerenin bakanlığı, Yunanistan’ın mı, Pakistan’ın mı, Japonya’nın mı, Brezilya’nın mı, nerenin bakanlığı bu! Bu bakanlık Türkiye Cumhuriyeti’nin bakanlığı değil mi! Ankara bize iki adım değil mi!

*

Halk at ve eşek eti yerken, esnaf perişan olurken niye bakanlık üzerinden işler hızlandırılmıyor! Niye bir hamle yapılmıyor! Bu kadar mı zor! At kasapları ile at ve eşek eti satanlarla mücadele bu kadar mı zor! Bakanlık tarafından tespit edilen işyerlerini ifşa etmek, bunlar hakkında işlem yapmak, bu işyerlerini kapatmak, mağdur olan esnafın hakkını vermek bu kadar mı zor! Sakarya halkının hakkını savunmak bu kadar mı zor! Esnafın hakkını savunmak, mağduriyetini gidermek mu kadar mı zor!

*

Oda başkanları Serdar Gök ve Levent Büyükdemir, bu iki odanın bağlı olduğu birlik başkanı Hasan Alişan, bakanlık Sakarya İl Müdürü İl Müdürü Ali Ulvi Özerdem, Sakarya Valisi Yaşar Karadeniz ve zerre kadar bu işlerle ilgisi olan kim varsa soruyorum. Bu at kasaplarına haddini bildirmek, bu at kasaplarından alınan etlerle millete döner, köfte, et yemeği, aperatif, artık adını siz koyun yapılan ürünleri halka yedirenleri ifşa etmek, bu işyerlerinin kapısına mühür vurmak bu kadar mı zor! 

*

Hem kim ki bunlar, kim ki bunlar atları-eşekleri kesip millete yedirecek! 
Hem siz yetkili değil misiniz! Siz o makamlarda niye oturuyorsunuz!
Yapmayın…
Lütfen yapmayın…
Bu kenti bu kadar sahipsiz bırakmayın…
Sakarya halkını…
Sakarya esnafını…
Bu kadar sahipsiz bırakmayın…

*

Bugünlük son sözüm…
Şunu iyi bilin ki…
Bunları bir tek ben değil…
Tarihte bu yaşananları yazıyor…

*

Devam edecek….