Hüseyin Cumalı yazdı...

Herkesin kendine göre iş yoğunluğu var. Bu günlerde bende büyük iş yoğunluğu yaşıyorum.  Ve bu yoğunluk nedeniyle “Diken” isimli köşe yazılarımı kaleme alamıyorum. Oysa günlük ve seri köşe yazısı yazan birisiyim. Birisini yazmaya başladım mı günlerce yazarım. Dedik ya işlerim yoğun ve ara verdik. İşte bu ara nedeniyle ‘neden yazmıyorsun’ sorusuna sıkça muhatap oldum...

*

Şöyle baktım ve en son 20 Kasım tarihinde “Yunus Tever ve korkak basın meslek örgütü başkanları” başlıklı köşe yazısı yazmışım. O yazının altına da “devam edecek” notu düşmüşüm. Devam edecek notunu gören takipçilerim, “Ne oldu! Hani ‘Yunus Tever ve korkak basın meslek örgütü başkanları’ yazı dizisine devam edecektin! Bir haftadır sende de tık yok. Yoksa basın meslek örgütü başkanlarından fırça mı yedin! Korkuyor musun” diye soruyorlar…

*

Bu soruyu soranlar “haklılar” dedikten ve “işlerim yoğunluğundan yazamadım” bilgisini verdikten sonra devam edelim. Malum, AK Parti Sakarya İl Başkanı Yunus Tever’i Sakarya’da sert eleştiren tek gazeteciyim. Tabi iktidar partisi il başkanı eleştirmenin bir bedeli var. Bu bedeli bu kentte bana resmen ödettiriyorlar…

*

Bunun en basit örneğini Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Sakarya İl Müdürlüğü ekiplerinin Halk54 haber sitemize yaptığı baskından anlayabilirsiniz. Bize yapılan baskın sonrası SGK Sakarya İl Müdürlüğü kentteki tepkiler sonrasında, “ Bu baskın Halk54 ile sınırlı değil. 25 Eylül 2024’te alınan bir kararı uyguluyoruz. Bütün basın denetlenecek” diye açıklama yaptı. Sonra da bu açıklamayı apar topar sildi. Bilindiği gibi bakanlık SGK Sakarya için soruşturma açtı…

*

Yaşanan bu gelişmelerle birlikte geçen akşam TV 264’teki canlı yayında gazeteci Zafer Tokuş ile birlikte SGK’nın Sakarya basına verdiği gözdağı ve susturma çabasına isyan ettik.
Bu isyanda haksızda değiliz. Basın İlan Kurumu’ndan Sakarya’da yayın yapan 7 gazete resmi ilan alıyor, Basın İlan Kurumu’ndan Sakarya’da yayın yapan 35 internet haber sitesi ilan alıyor, Sakarya’da 7 radyo ve bir o kadar kayıtsız internet sitesi var. İlçelerdeki basın kuruluşlarını saymıyoruz bile…

*

Ama bütün basın kuruluşları pas geçiliyor ve hedef biz oluyoruz! Acaba neden! Bunun nedenini canlı yayında da anlattım. AK Parti İl Başkanı Yunus Tever’i eleştirirken bana gelen bir bilgiyle birlikte 31 Ekim’de bir köşe yazısı yazdım. Bu köşe yazısında “bana dava açın ama bana belden aşağıya vurmayın. Bana baskı için birilerini denetime göndermeyin” dedim. Bu yazının sabahında SGK ekipleri Halk54’ü bastı. Yazının mürekkebi kurumadan yapılan bu baskın tesadüf mü, yoksa bir gözdağı mı! Bu yapılan aba altından sopa göstermek değil mi!

*

Ardından İl Başkanı ve arkadaşları bana ve eşime 12 dava attı. Gerekçe ne! AK Parti Sakarya İl Başkanı Yunus Tever, AK Parti Sakarya İl Yönetim Kurulu Üyeleri, zengin iş adamları şirket kurdu ve ihtisas OSB’den 10 dönüm arsa satın aldı. Bir gazeteci olarak bunu ortaya çıkarttım ve kamuoyu, kamu vicdanı, halkın haber alma özgürlüğü adına bunu haberleştirdim. Tek soru tek cevap yaptım. Her şey yasal ama iktidar partisi il başkanının bunu yapması etik mi değil mi! Buna cevap veremeyenler bize 12 dava açtı…

*

Bütün bu yaşananlar ve Sakarya Gazeteciler Birliği Başkanı Müjdat Çetin, Sakarya Cemiyeti Başkanı Sezai Matur, Adapazarı Gazeteciler Derneği Başkanı Mustafa Gümüşel, Sakarya Radyo, Televizyon ve İnternet Yayıncılığı Derneği Başkanı Remzi Adıyaman, Sakarya Medya Derneği Başkanı Mehmet Sağlam, Sakarya İnternet Yayıncıları Derneği Başkanı Hüseyin Pınarlı, Dijital Medya ve Habercilik Derneği Başkanı Ersin İbil…

*

Bütün bu yaşananlar için “bu kadar da olmaz” diyemedi. SGK Sakarya İl Müdürlüğü’nün baskınıyla ilgili, “İl başkanını eleştirdi diye bir basın kuruluşu basılamaz” diyemedi. İl Başkanı Tever’e, “Hiç olmadı” diyemedi. Bana soruyorlar. “Basın meslek örgütü başkanları için çok sert yazmıyor musun” diye soranlar var. Bir daha özetle kaleme aldığım bu başkanlar için sizce ne yazayım! 

*

Burnundan kıl aldırmayan, yıllardır bu şehirde kasıla kalısa gezen, çok bilen, işlerine geldiği zaman kalem oynatan bu korkak basın meslek örgütü başkanları olan Müjdat Çetin, Sezai Matur, Mustafa Gümüşel, Remzi Adıyaman, Mehmet Sağlam, Hüseyin Pınarlı ve Ersin İbil için ne yazayım! Bir meslektaşlarına sahip çıkamayan ve “gık” bile diyemeyenler için ne yazayım!

*

Bakın, buraya kadar yazdıklarım madalyonun bir yüzü idi. Şimdi ise madalyonun öbür yüzüne geçiyorum. İl Başkanı Yunus Tever’i eleştirmemle birlikte bu kentte bazı isimler Yunus Tever ve ekibine sahip çıkıp, kafalarına göre bazı isimleri hedef almaya başladı. Öncelikle Tever’e sahip çıkanlara bir bakalım. Tever’i eleştirdiğim için birileri arkamdan konuşuyor. Evalla konuşun…

*

Bu kentte herkesin mazisini iyi bilen bir gazeteci olarak arkamdan konuşanları canlı yayında geçen uyarmıştım. Bu son uyarım. Bir daha uyarmam. Kalemi elime alır basın müdürlüklerinden girer, tarla iken alınan yolların kenarlarına yapılan binalardan çıkarım. İmar planlarından girer, mahkeme dosyalarından çıkarım. Gazete kağıtlarında alınan paralardan girer, nasıl zengin olduklarından çıkarım. 18 uygulamalarından girer, alınan dükkanlardan çıkarım…

*

Ahbap çavuş ilişkilerinden girer, yaptıkları mobbinglere kadar yazarım. Zaman Gazetesi eylemlerinden girer, kirli çamaşırlarından çıkarım, Kendimi de yakarım alayını da yakarım. Bir daha uyarmayacağım. Bir de ben Tever’i eleştirdikten sonra Tever’i güzelleme yarışına girenler var. Bunların başında Raif Ugan var. Bu kentte utanmadan herkesi güzelleyip kendini gazetecilik yaptığını zanneden şakşakçı Raif…

*

Aç tavuk kendini buğday ambarında hissedermiş gibi bu kentte gazetecilik oynayan Raif Ugan sürekli İl Başkanı Yunus Tever için, “Ailesi çok zengin, kendisi çok zengin, ailesi şehrin tanınmış eşraflarından” ile başlayan sosyal medya paylaşımları yapıyor. Hesapta bana çok ama çok saygılı davranıp, “Elbette Cumalı il başkanını eleştirebilir ama biz de güzelleyebiliriz. Pardon destek olabiliriz” tarzı yazılar yazıyor. Daha dün sosyal medyasında bu değimi yaptı…

*

Tamam, herkes ekmeğinde ve bunu kabul ediyorum. Ben nasıl ekmek parası için gazetecilik ve eleştiri yapıyorsam, Raif Ugan’da ekmek parası için şakşakçılık ve güzelleme sanatını icra edecek. Ama bir gerçek var. Raif Ugan artık kimse senin bu şakşaklarına prim vermiyor. Kimse artık “gerçekleri dile getirmiş” demiyor. Yaptığın videoları tıklayanlar “acaba kime şakşak yapmış” düşüncesiyle basıyor. Dost acı söyler. Bence yeni argümanlar bul…

*

Raif ve Raif gibi şakşakçıları bir kenara koyarsak bir de son zamanlarda kendilerince birilerini hedef alanlar var. Ben Tever’i yazınca bu arkadaşlarda bu kentte birilerini hedef almaya başladı. Merak etmeyin hem hedef aldıklarını hem de bu arkadaşların isimlerini elbette yazacağım. Biz il başkanını yazınca “birilerinin adamı” olacağız ama kendilerini her gün eleştirirken “gazeteci” olacaklar. Yok öyle bir dünya ve öyle bir dünya olmadığını da görecekler…

*

Devam edecek…

*

Demek AK Parti Adapazarı İlçe Başkanı Samet Çağlayan 250 oy bile almadan seçildi heee !!! 

*

Demek bu kentte bir karar verici var ama ismini neden sormadın Oktay Sarı !!!

*

Demek işine geldiği zaman problem yapan işine gelmedi mi problem yapmayan parti büyüğü heee Sezai Matur !

*

Ali İhsan Yavuz’un yıllarca yanından ayrılmadınız. Aday adaylarını Ankara’ya taşıdınız. Adamı memleketinize götürdünüz. Kırmızı taburelerde fotoğraflar paylaştınız. Şimdi ne olduysa Ali İhsan Yavuz’a saldırıyorsunuz…

*

O işler öyle olmuyor dedik yaa…
Bekleyin geliyorum…