Kişi büyüdüğü aile içerisindeki en baskın veya pasif kişinin hal ve hareketlerini alır zamanla.
Yapısı gereği hangisine uygunsa o kişiye yönelip o kişinin davranışlarını içselleştirir ve her geçen gün ona benzemeye başlar.
Bu durum büyüklerin tıpkı dedesi gibi, annesi gibi, babası gibi, teyzesi, dayısı, amcası gibi yakıştırmalarıyla daha da pekişir. Ve kişi git gide o kişiye bürünür.
Hatta kişi o kişinin zamanında yaşadıklarıyla birebir aynı şeyleri yaşamaya da başlar.
Ve zihin birey olarak değil, başka biri gibi yaşamayı öğrendiği için kişide bazı ruhsal davranış bozukluklarının oluşmasını sağlar.
Aslında küçüklüğünden bu yana aile bireylerinden birine gerek sevildiğinde gerek kızıldığında benzetilen çocukta bilinçli travma oluşması sağlanır.
Eğer benzetilen kişi sevilen biriyse çocukta güzel duygular oluşur. Sevilmeyen biriyse de kötü duygular oluşur.
İyi veya kötü oluşan her iki duygu da çocukta psikolojik sorunlara yol açar. Çünkü iki duyguda ona ait değildir. Bir başkasının duygusuna aittir.
Nedensiz hissettiğimiz kötü duygular, başarısızlıklarımız, maddiyatımız, aşk hayatımız, iş hayatımız, dost ve sosyal çevremizle olan iletişimimizi aileden aktarılan bu duygular belirler.
Neden başarısız olduğunuzu, neden elinizde fırsatlar olduğu halde bir türlü adım atamadığınızı, neden mutsuz ilişkiler yaşadığınızı, neden konfor alanınızdan çıkıp hayatınızı yolunuza koyamadığınızı kendinizle yüzleşerek ve farkına vararak çözümleyebilirsiniz.
Kendinizde bu gücü bulamıyorsanız size yardımcı olabilmesi için psikoterapi alabilir, hayatınızı bu sayede daha iyi bir şekilde yoluna koyabilirsiniz.
Sevgilerimle…
Mail: [email protected]