Hüseyin Cumalı yazdı...
2015 yılında dönemin Hendek Belediye Başkanı Ali İnci’nin kardeşi Yusuf İnci iddiaya göre yaşı küçük kızı taciz etti. Bu iddia sonrasında hakkında suç duyurusu yapılan Yusuf İnci teslim oldu. Yapılan mahkemeler sonucu ceza aldı. Yargıtay bu cezayı onayladı. 2021 yılında Yargıtay’ın onaması sonucu kesinleşen cezaya Yusuf İnci ‘karar düzeltme’ talebinde bulundu. Bu kararı 3 kez ret eden Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 4. başvuruda ‘karar düzeltme’ talebini kabul etti. Yusuf İnci bu kez 3 hakim değil 20’den fazla hakimin önüne çıkıp kendini savunacak. Şimdi gelelim mevzuya…
***
En başından şunu yazayım. Benim 2 kız evladım var. Asla ve asla yaşı küçük veya değil, hiç değişmez. Bir tacizi savunmam ve 40 yıllık meslek hayatım boyunca savunmadım. En ağır haberleri de hep ben yaptım. Bunu bir kenara koyduktan sonra devam edelim. Şu anda AK Parti Sakarya Milletvekili Ali İnci’nin kardeşinin bir suçu var ise çeksin. Bir hatası var ise yatsın. Ama bir iftara varsa da adalet yerini bulsun. Bunun kararını biz değil elbette yargı verecektir. Dolayısıyla Yusuf İnci 20’yi aşkın hakimin bir arada olduğu mahkemeye çıkar, ifadesini verir, mahkeme heyeti de kararını verir…
***
Buraya kadar yazdıklarımdan anlayacağınız o dur ki biz olayın bu kısmında değiliz. Biz olayın itibar suikastı kısmındayız. Önce maziye bir gidelim. Bu olay 2015 yılında patladığında Sakarya Kadın Platformu Adapazarı Atatürk Bulvarı’ndaki AKM önünde eylem yapıp, basın açıklaması yaptı. Bunun üzerine ben, “Sizin derdiniz taciz edilen kız değil. Sizin derdiğiniz Ali İnci, çünkü yıllardır bir kere bile AKM önünde basın açıklaması yapmadınız. Bırakın basın açıklamasını bu kentte kaç kere taciz edilen kızlar ve kadınların hakkını savundunuz! Kaç kere adliye önlerinde basın açıklaması yaptınız” dedim…
***
Sakarya Kadın Platformu bir gün sonra yine AKM önünde buluştu ve “Hüseyin Cumalı kadın düşmanıdır. Asıl siyasi amaçlı ve yandaş olan Hüseyin Cumalı'nın ta kendisidir. Toplumun önemli bir yarası olan kadın ve çocuk sorunlarına duyarlılık gösteren bu kadınlara rüküş diyen, çirkin bir üslupla sözde eleştiride bulunan bir başka kadın düşmanı da bu şahsın kendisidir” dediler…
***
Beni kınamak için 2015 yılında AKM önünde toplanan Kadın Platformu, “Kadın ve çocuk istismarının, şiddetinin yüzde 1400 arttığı bir iktidar döneminde kadın derneklerinin ve duyarlı insanların tepki göstermesini eleştireceği yerde Sakarya Kadın Platformu' nu (mevcut kadın derneklerini) karalamaya çalışan bir gazetecinin gazeteci kimliği ve tarafsızlığı bizce de sorgulanmalıdır. Kadına, çocuğa, LGBTİ’lere yönelik her türlü şiddetin, tacizin, yok saymanın ve istismarın karşısında olmaya devam edeceğiz” dedi…
***
2015 yılında önce Ali İnci için, sonra ise benim için AKM önünde eylem yapıp basın açıklaması yapan Sakarya Kadın Platformu’na cevabım kısa ve net oldu. “Ben kadın düşmanı değilim ve bunu kanıtlamaya da hazırım” diye yazdım. Bu cevap sonrasında Sakarya Kadın Platformunda bulunan bir kadının kocası aradı ve bana “ağır gidiyorsun” deyince bende “sizin eşiniz evli ve 3 çocuk babası olan bana kadın düşmanı diyor. O ağır gitmiyor da ben mi ağır gidiyorum. Benim kadın düşmanı olduğuma nasıl kanaat getirdiler! Ben kadınları sevdiğimi ispata hazırım” dedim. Beni arayan abimiz ‘haklısın’ dedi…
***
Beni kadın düşmanı ilan eden Kadın Platformu’nun açıklamasında, “Kadına, çocuğa, LGBTİ’lere yönelik her türlü şiddetin, tacizin, yok saymanın ve istismarın karşısında olmaya devam edeceğiz” kısmı var. Bu kısımla ilgili 2015 yılında yazdıklarımı, paylaştığım gayları, lezbiyenleri, transseksüelleri, biseksüelleri fotoları isterseniz bugün ele almayım. Kadın Platformu ile yaşadığım bu olaydan 1 hafta sonra Akyazı’da 2 kız taciz edildi. Tam 1 hafta bekledim. Belki platform üyeleri tıpkı Ali İnci’yi kınamak için AKM önüne geldiği gibi Akyazı’daki iğrenç olayı kınamak için eylem yapar diye 1 hafta bekledim. Ne gelen oldu ne giden oldu. Tahmin ettiğiniz gibi Akyazı’da iki kızımızın taciz olayına sessiz kalan platform üyeleri için günlerce yazdım…
***
Bu yazdıklarım yaşandı ve bitti. Şimdi günümüze gelelim. Yusuf İnci ‘karar düzeltme’ talep etti. Ulusal basında bu büyük yankı uyandırdı. Oysa gündeme bakın. Bolu Kartalkaya’da 78 canımız öldü. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy mu istifa etsin, yoksa CHP’li Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan mı istifa etsin. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu mu, yoksa Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mahsur Yavaş mı Cumhurbaşkanı adayı olsun. Ya da İmamoğlu ile Yavaş olmasın da CHP Genel Başkanı Özgür Özel mi Cumhurbaşkanı adayı olsun…
***
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında yürütülen iki soruşturma kapsamında ifade verecek. İBB Başkanı İmamoğlu, tehdit, hakaret, terörle mücadelede görev yapan kişiyi hedef göstermek ve adil yargılamayı etkilemeye teşebbüsle iddiasıyla ifade verdikten sonra tutuklanır mı! Ulusal gündemde bunlar var. Bitti mi, bitmedi. ABD Başkanı Donald Trump Suriye ile ilgili ne yapacak! Katil İsrail ile birlikte Müslüman katletmeye devam edecekler mi! Trump, Çin ve Rusya ile ilgili ne yapacak! Peki bebek katili Abdullah Öcalan serbest mi kalacak! MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin çıkışları ne anlama geliyor!
***
Türkiye gündemini daha sayayım mı! Yeni Doğan Çetesi, Enflasyon, ekonomi, kredi faizleri gibi gündemleri de ekleyim mi! Bence gerek yok. İşte böylesine baş döndüren bir gündemde ulusal basın AK Parti Sakarya Milletvekili Ali İnci’yi hedef aldı. Mevzu ne! 3 kez "karar düzeltme" talebini reddeden Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı bu kez Yusuf İnci’nin talebini kabul etti. Bütün internet, sosyal medya, bazı ulusal kanallar, bazı yazarlar Ali İnci’ye saldırıyor. Sanki Yusuf İnci ifade verdi ve yattığı hapis günleri sayılıp serbest kaldı…
***
Tam bu noktada, tam burada belli ki birileri düğmeye bastı. AK Parti Büyük Kurultayı öncesinde AK Parti Sakarya Milletvekili Ali İnci bu haberlerle yıpratılacak, itibarsızlaştıracak ve AK Parti Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) veya önemli başka bir makama gelmesinin önü kesilecek. Bakın benim adımın Hüseyin Cumalı olduğundan emin olduğu kadar birilerinin Ali İnci’nin itibarsızlaştırılması için düğmeye bastığından emimin…
***
Çünkü Türkiye Cumhuriyeti hukuk devleti olduğuna ve Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 20. maddesinde “Ceza sorumluluğu şahsidir. Kimse başkasının fiilinden dolayı sorumlu tutulamaz” dediği gibi kimseye kardeşi bile olsa işlediği suçtan dolayı ceza kesemez. İtibar suikastı yapamaz. Bu bir milletvekili bile olsa ne yasalara göre, ne dinimize göre, ne örf adetlerimize göre başkasının işlediği suçtan bir başkasına ceza veya fatura kesilemez…
***
Bugünlük son sözüm şu olsun. Belli ki 23 Şubat 2025 günü yapılacak olan AK Parti Büyük Kurultayı öncesinde birileri Ali İnci için düğmeye başmış. Bunun en canlı örneği böylesine baş döndüren ulusal gündemde kimse Yusuf İnci’nin olayını dikkate almazdı. Peki ama kim düğmeye bastı. Ona da yarın bakalım !!!