Günümüz dünyasında tahammülsüzlük sanki havada uçuşan bir virüs gibi yayılıyor. En ufak bir farklılık, düşünce ayrılığı ya da davranış biçimi, hemen tepkilerin alevlenmesine neden oluyor. Peki, neden bu kadar tahammülsüzüz olduk .Neden birbirimizi anlamak ve kabul etmek bu kadar zor geliyor?
Her birimiz, kendimizce oluşturduğumuz bir kimliğe sahibiz. Bu kimlik, inançlarımız, değerlerimiz ve deneyimlerimizle şekilleniyor. Farklı bir görüşe veya davranışa şahit olduğumuzda, bu bizim kimliğimize bir tehdit olarak algılanabiliyor ve doğal olarak savunmaya geçiyoruz.
Bir konuyu tam olarak bilmeden veya yanlış bilgilerle beslenerek karar verdiğimizde, farklı düşünenleri anlamakta zorlanabiliyoruz. Önyargılarımız, genellemelerimiz tahammülsüzlüğümüzü adeta körüklüyor.
Bilinmeyen karşısında duyduğumuz korku, farklılıklara karşı mesafeli durmamıza neden oluyor. Kendimiz gibi olmayanları potansiyel bir tehdit olarak görerek, onlara karşı güvensizlik besliyoruz hiç düşünmeden
Sosyal medya, farklı görüşlere sahip insanların bir araya gelmesini sağlarken, aynı zamanda kutuplaşmayı da hızlandırıyor. Algoritmalar bizi kendi görüşlerimize uygun içeriklerle besleyerek, farklı perspektifleri görmemizi engelliyor.
Ekonomik sıkıntılar, işsizlik ve sınırlı kaynaklar insanlar arasında rekabeti artırıyor. Bu durum, başkalarına karşı hoşgörümüzü azaltarak, tahammülsüzlüğe yol açabiliyor.
Tahammülsüzlük, aileler, arkadaşlıklar ve toplum hayatı gibi tüm ilişkileri zedeliyor.
Farklılıkların kabul görmediği ortamlarda, şiddet ve çatışmalar kaçınılmaz hale geliyor .
Tahammülsüzlük, toplumları parçalayarak, birlik ve beraberliği zayıflatıyor.
Farklı görüşlere tahammül edemeyen bir toplumda, demokrasi kök salmakta zorlanacağımızı aklımızdan çıkarmayalım.
Başkalarının bakış açılarını anlamaya çalışmak, tahammülümüzü artırmanın en önemli yolu olduğunu bilmeliyiz.
Yeni bilgiler edinmek ve farklı perspektifleri keşfetmek,
önyargılarımızı yıkmamıza yardımcı olur. Karşı tarafı dinlemek ve anlamaya çalışmak, iletişimi güçlendirir ve anlaşmazlıkları çözmeye katkı sağlayacağını bilmeliyiz.
İnsanlar olarak paylaştığımız ortak değerlere odaklanmak, birbirimize daha yakın hissetmemizi sağlar.
Okullarda ve toplumda farkındalık yaratacak eğitimler düzenleyerek, tahammülsüzlüğün önüne geçilebilir.
Tahammülsüzlük, kolayca üstesinden gelinebilecek bir sorun değil. Ancak, her birimiz kendimizden başlayarak, daha hoşgörülü ve anlayışlı bir dünya için çaba gösterebiliriz.
Unutmayalım ki, farklılıklarımız bizi zenginleştirir ve dünyayı daha renkli kılar. Lütfen birbirimizle konuşarak , anlatarak sorun olduğunu. Düşündüğümüz konuları çözmeye çalışalım her şey güzel olacaktır.
Saygılarımla,