Demokrasi Meydanı’nda toplanan Sakarya Filistin Gönüllüleri, Trump’ın planının direniş gruplarının mücadelesi ile boşa çıkacağını ifade etti.
Basın açıklamasını okuyan Mücahid Gacal, İsrail yayılmacılığına ve Trump’ın siyonizme cesaret veren politikalarına değinerek “Savaş ve işgal tehditleri ülkemiz dahil olmak üzere tüm bölge ülkelerinin kapısına dayanıyor. Acilen İslam ülkeleri arasında kararlı bir ittifak oluşturulmalı, Gazze halkını korumak için askeri önlemler alınmalıdır. Bölgedeki Amerikan üslerine kilit vurulmalıdır.” dedi.
İsrail’i boykotun sadece coca cola’dan ibaret olmadığına dikkat çeken Gacal, “Türkiye’den İsrail’e mal gitmeye devam ediyor. Bölge ülkeleri İsrail’e ekonomik, siyasi, askeri tüm yaptırımları uygulamalı, siyonizmi tüm dünyada mahkum etmelidir” ifadeleriyle iktidarı göreve çağırdı.
Açıklamada “Sakarya’dan Gazze’ye Direnişe Bin Selam, Katil Trump Ortadoğu’dan Defol, Kahrolsun Amerikan Emperyalizmi” sloganları yükseltildi.
Basın açıklamasında şu ifadelere yer verildi:
"GAZZE'Yİ SAVUNMAK İÇİN HAREKETE GEÇİN!
Dünyanın dört bir yanındaki özgürlük, adalet ve insan hakları savunucularına, Gazze direnişinin yanında olan herkese sesleniyoruz!
ABD Başkanı Donald Trump’ın, Gazze’de yaşayan milyonlarca insanı zorla tehcir etme planları yalnızca açık bir savaş suçu değil, aynı zamanda insanlığa karşı sömürgeci bir teşebbüstür. Bu girişim, Filistin halkının varlığını, tarihini ve geleceğini yok etmeye yönelik emperyalist bir saldırıdır. Gazze halkı yıllardır abluka altında yaşam mücadelesi verirken, şimdi de yerinden edilmek isteniyor. Buna sessiz kalamayız!
Trump’ın son açıklamaları, emperyalist ve siyonist söylemin vardığı noktayı tüm çıplaklığıyla gözler önüne seriyor. Gazze’de yaşanan vahşeti meşrulaştırmaya çalışan, katilleri aklayan ve Filistin halkının sürgün edilmesini öneren bu akıl almaz açıklamalar, küresel tahakkümün en korkunç yüzünü bir kez daha ifşa etmiştir.
Biliyoruz ki bu açıklamalar başta ABD olmak üzere küresel emperyalistlerin bir cezalandırma eylemidir. Direnişiyle tüm dünyaya örnek olan Gazze’ye esaslı bir fatura kesilmeye, yeryüzünden silerek rol model olmasının önüne geçilmeye çalışılmaktadır. Tarihin erken dönemlerinden itibaren tağuti düzenlerle, kibirli zalimlerle mücadele edenler mazlumlara örnek olmasın diye hep yok edilmek istenmiştir. Bugün Gazze direnişi de bütün dünya için bir umuda dönüşmüş; mücadele bilincini derinleştirmiştir.
Biz bu yok etme girişimine karşı sessiz kalamayız! Dünyanın tüm hükümetlerine, uluslararası kuruluşlara ve vicdan sahibi halklarına çağrımızı tekrarlıyoruz: Gazze’yi korumak için vakit kaybetmeden harekete geçin! Diplomatik açıklamalar artık yeterli değildir. Gazze halkını korumak ve meşru direnişinin yanında olmak için somut adımlar atılmalı, işgal ve tehcire karşı askeri, ekonomik ve siyasi tüm imkânlar seferber edilmelidir.
Bilinmelidir ki modern müstekbirlerin, emperyalist egemenlerin yenilmez olmadıklarını gösteren Gazze, sadece Filistin’i değil bütün dünyayı kavramış olan kuşatmada esaslı bir gedik açmıştır. Şimdi bize düşen bu gediği büyütmek, direnişi yaygınlaştırmaktır. Gazze, direnişten hiçbir gerekçeyle vazgeçilemeyeceğini hepimize öğretmelidir. Bizler, bu gerçeği görüyor ve egemenlere karşı çaresiz olmadığımızı ilan ediyoruz.
Başta Türkiye olmak üzere kapısına işgal ve savaş dayanmış bölge halkları olarak yapacaklarımız açıktır:
Öncelikle Gazze’yi tehdit eden Siyonist savaş makinesine karşı harekete geçilmelidir. Devletler-özellikle bölge ülkeleri, Gazze halkını korumak için askeri önlemleri yeniden masaya yatırmalı; işgalcilerin cüretini azaltacak stratejileri ortaya koymalıdır. Filistinlilerin zorla göç ettirilmesine karşı caydırıcı bir güç oluşturulmalıdır.
Bu bağlamda bölge ülkeleri Amerikan üslerine kilit vurmalı, emperyalist ve siyonist yayılmacılığa karşı onurlu bir tavır geliştirmelidir. Ülkemizde faaliyet gösteren ve emperyalist güçlerin mühimmat ve istihbarat aktarımında kullandıkları İncirlik ve Kürecik’e karşı acilen harekete geçilmelidir.
İkinci bir adım olarak zorla tehcir politikalarına karşı devletler üzerinde halklar baskı kurmalıdırlar. Tüm halkları ve iktidarların güdümünde olmayan sivil inisiyatifleri hükümetlerini bu zorla göç politikalarına karşı somut adımlar atmaya zorlamaya çağırıyoruz. Gazze halkı yalnız değildir ve tüm dünyanın erdemli insanları ve örgütleri bu suçları durdurmak için birleşmelidir. İktidarların güdümündeki STK’ları da ivedilikle Gazze için somut adımları talep edecek bir noktada mevzilenmeye çağırıyoruz.
Üçüncü bir adım olarak uluslararası hukuk imkanları zorlanmalı; İsrail yalnızlaştırılmalıdır. Uluslararası mahkemelerde bu insanlık dışı politikaların yargılanması ya da en azından tarihe kayıt düşülerek bu durumun inkar edilemez bir gerçeklik olarak tariflenmesi için hukuki mücadele büyütülmeli, Trump ve iş birlikçilerinin bütün dünyanın vicdanı önünde mahkum olmaları sağlanmalıdır.
Bir diğer adım olarak acilen ekonomik yaptırımlar uygulanmalı ve İsrail kesin olarak tecrit edilmelidir. Trump yönetimi ve destekçilerine karşı ekonomik yaptırımlar planmalı, küresel kapitalist sermayenin etki alanlarını sınırlandıracak politikalar gündemleştirilmelidir. Öte yandan işgale ortak olan tüm şirketler ve devletler ifşa edilmelidir.
Açıkça ilan ediyoruz: İsrail ile ticarete devam eden sermaye ve onları koruyan tüm siyasi irade mensupları soykırımın doğrudan suç ortaklarıdır. Bu firmalar hala hiçbir şey olmamış gibi davranamaz; soykırımın kanı ellerine, yüzlerine ve en çok da cüzdanlarına bulaşmıştır.
Ekonomik yaptırımlara ek olarak İsrail’in deniz lojistiğine karşı önlemler artırılmalıdır. Başta Türkiye olmak üzere bölge ülkeleri, İsrail’in ekonomik faaliyetlerini engellemek için limanlarını doğrudan Siyonist sermaye olan ZIM gibi kuruluşların gemilerine kapatmalı ve ticari izolasyonu artırmalıdır. İsrail’e lojistik destek sağlanmasının önüne geçilmeli, bölgesel dayanışma güçlendirilmelidir. Türkiye Ticaret Bakanı artık yalan söylemekten, iktidar kendi koyduğu ambargoyu delmekten vazgeçmelidir.
Soykırımı Gerçekten Boykot Etmek İçin Ticareti Kesmek Şarttır!
Gerçek bir ekonomik boykotu dile getirmeyenler boykotu sadece coco cola içmemek olarak anlıyor. Oysa soykırımı boykot etmek, coco cola ile sınırlı kalamaz. İsrail’e gıda, çelik, petrol ve diğer kritik ürünlerin sevkiyatını durdurmak, soykırımın lojistik damarlarını kesmek anlamına gelir. Türkiye başta olmak üzere tüm bölge ülkeleri, İsrail’in savaş ekonomisini besleyen ticari ilişkileri tamamen sonlandırarak gerçek ve etkili bir boykot uygulamalıdır. Bu, adaletin sağlanması için kaçınılmaz bir sorumluluktur. İktidarı kendi ambargosunu uygulaması için zorlamak durumundayız.
Bir diğer somut adım ise işgalci güçlere destek veren şahıslara karşı önlemlerin artırılmasıdır. Ülkemizden giderek soykırıma katılmış olan Siyonistlerin vatandaşlıkları iptal edilmeli ve soykırım suçuna iştirakleri önlenmeli ve baskı artırılmalıdır. Siyonistlerin bu topraklardan beslenmesine asla müsaade edemeyiz! Soykırıma iştirak edenlere karşı her türlü önlem alınmalıdır.
Son olarak somut bir adım olarak boykot ve protestolar büyütülmelidir. Tüm dünyada protestolar düzenleyerek, Gazze’nin sesi yükseltilmelidir. Uluslararası boykot hareketleri büyütülmeli ve işgalci İsrail ile iş yapan tüm şirketler teşhir edilmelidir.
İslam Dünyası ve Bölge Ülkeleri Liderlerini Uyarıyoruz! Tüm bölge ülkeleri ve İslam dünyasındaki iktidarlar Gazze’nin zorla göç politikasına karşı kesin bir duruş sergilemelidir. Ürdün Kralı Abdullah’ın düştüğü zillet durumuna düşmemeli, halklarını aşağılık ve utanç verici bir konuma sürüklememelidirler.
Bölge ülkeleri kapımıza dayanan işgal ve savaş tehdidine karşı yekvücut olmalı, anti-emperyalist çizgide İslam Birliği ittifakı oluşturmalıdır. Son olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından gerçekleştirilen Malezya, Endonezya ve Pakistan temasları bir fırsat olarak değerlendirilmeli, bu temaslardan sembolik ve hamasi çıktılar almak yerine bu ülkelerle birlikte emperyalizme ve siyonizme karşı caydırıcı adımların atılması üzerine kafa yorulmalıdır. Gazze’ye asker gönderilmesi bu adımların başında gelmektedir.
Filistin direnişinin yanında olan bizler, Trump eşkıyası ile Gazze konusunda pazarlığa girecek olanlara sesleniyoruz: Bu tehcir politikasına alet, aparat olmayın! Halid İslambuli’yi hatırlayın!
Gazze direnişi bugün hepimize tarihi bir fırsat vermektedir: Yenilemez denilen egemenlerin zalimliğine karşı ya direnişin yanında mevzileneceğiz ya da egemenlerin bizi hizaya sokmasına izin vereceğiz! Unutulmamalıdır ki tarih, bu katliam karşısında sessiz kalanları hafızalardan silmeyecektir! Bu büyük utanç Rabbimizin katında da altından kalkılamayacak bir suça dönüşecektir. Bu nedenle hem insanlık onurunu korumak hem de direnişin yeni zaferleri için halklar harekete geçmeli, iktidarları zorlamalıdırlar. Yarın çok geç olacaktır, Gazze’nin yanında olun, mazlum halkların sesi çığlığı olun, adaletin yanında olun, DİRENİN!
Özgürlük için İnsanlık için, Adalet İçin: Mazlum halkları ve Gazze’yi hep birlikte savunalım!
Filistin Halkı Yalnız Değildir
Gazze’ye Selam Direnişe Devam
Yaşasın Küresel İntifada"