Haber: Elif Nur Erkan
Kadına yönelik şiddet ve ayrımcılık 2024 ‘de de en çok tartışılan sorunlardan biri oldu. Ancak gelişen teknoloji kadına yönelik sözlü şiddet, taciz, ayrımcılık ve mobbingin dışında bir de dijital şiddeti hayatımıza soktu. Çocuklar ve gençler kadar kadınların da maruz kaldığı dijital şiddet ile ilgili Avukat Eslemnur Serra Çağlar açıklamalarda bulundu.
Hukukçu Avukat Eslemnur Serra Çağlar, kadın hakları alanında yaptığı çalışmalarla dikkat çeken bir adalet savunucu. Sakarya Barosu Kadın Hakları Merkezi Sözcüsü olan Çağlar, dijital şiddetin kadınlar üzerindeki etkilerini ve bu şiddet türüyle mücadele yollarını anlattı. Dijital şiddetin teknolojinin kötüye kullanılmasıyla ortaya çıkan bir şiddet türü olarak tanımlandığını söyleyen Çağlar, bu şiddet türünün, fiziksel saldırıya kıyasla doğrudan bir yara bırakmasa da mağdurlar üzerinde derin psikolojik ve sosyal etkiler bıraktığını sözlerle ekledi. Dijital şiddetin boyutlarının küçük düşürme, hakaret, tehdit, özel fotoğrafların paylaşımı ve sürekli rahatsız etme gibi davranışları içerdiğini anlatan avukat Çağlar; "Fiziksel olmayan ancak can acıtıcı ve intihara sürükleyici vakalara dijital dünyada sıkça rastlıyoruz. Teknolojinin imkanlarıyla bir kişiye sürekli mesaj atmak, tehdit etmek ya da özel bilgilerini paylaşmak dijital şiddet kapsamına giriyor," dedi.
Çağlar, dijital şiddetin en yaygın görüldüğü platformlar arasında sosyal medya (Instagram, X, TikTok), mesajlaşma uygulamaları (WhatsApp, Telegram), canlı yayın platformları (Twitch, Discord) ve e-posta gibi dijital araçlar bulunduğunu bunun yanı sıra bankalar ve hatta haber sitelerindeki yorum bölümlerinin bile bu tür saldırılar için kullanılabildiğini söyledi. Çağlar, “Dijital şiddet faili anonim bir hesaptan rahatça saldırı yapabileceğini düşündüğü için kendini gizleyebiliyor. Ancak siber suçlar birimleri IP adreslerini takip ederek failleri tespit edebiliyor,” ifadelerini kullandı. Dijital Şiddetin Kadınlar Üzerindeki Etkileri Dijital şiddet, mağdurlar üzerinde psikolojik, sosyal ve ekonomik etkiler yaratıyor. Çağlar, bu etkileri şöyle açıkladı “Psikolojik etkilerine depresyon, yalnızlık ve hatta intihara sürüklenme, sosyal etkilerine mağdurların toplumdan uzaklaşarak yalnızlaşması, ekonomik etkilerine ise özellikle fenomenler ve tanınmış kişilerin dijital şiddet nedeniyle işlerini kaybetmesi veya reklam anlaşmalarının iptal edilmesi örnek verilebilir”
Kadınların dijital şiddetle mücadele etmek için ilk adımda delil toplaması gerektiğini belirten Çağlar, bu delillerin telefon numaraları, kullanıcı adları gibi kimlik tespiti yapılabilecek bilgileri içermesi gerektiğini vurguladı. Deliller toplandıktan sonra izlenmesi gereken yolların ise savcılığa suç duyurusunda bulunmak, barolar ve kadın hakları merkezlerinden destek almak, ŞÖNİM (Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi) ve siber suçlarla mücadele birimine başvurmak olması gerektiğini söyledi. Avukat Çağlar, "Hakaret gibi suçlarda, 6 aylık şikayet süresini kaçırmamak çok önemli. Mağdurlar yalnız olmadıklarını bilmeli ve bu süreçte destek alabilecekleri kurumlara başvurmalılar," dedi.
Çağlar, dijital şiddetin temelinde toplumsal cinsiyet eşitsizliği olduğunu belirtti. “Kadınlar yalnızca başarılarıyla değil, aileleri ya da erkek partnerlerinin destekleriyle var olmuş gibi yaftalanıyor. Ayrıca, kadınların fotoğraflarının paylaşılması erkeklere kıyasla daha fazla tepki çekiyor ve suiistimale açık hale geliyor,” diyen Çağlar, dijital platformların kadınları korumakta yetersiz kaldığını ifade etti. Çağlar; “Platformlar, yapay zeka ve algoritmalar kullanarak dijital şiddeti engelleyebilir. Örneğin, şiddet içerikli bir paylaşım yapılmadan önce sistem bunu tespit edip yayınlanmasını engelleyebilir. Ancak platformlar etkileşim ve reklam gelirlerini önceliklendirdiği için bu konuda yeterince adım atmıyorlar” şeklinde konuştu. Türkiye’de dijital şiddet özelinde çalışan bir kurumun bulunmadığını belirten Çağlar, "Bu alanda özel bir birim oluşturulmalı. CİMER üzerinden dijital şiddetle ilgili başvurular yapılabilir, ancak mağdurların adliyeye gitme zorunluluğu süreçleri zorlaştırıyor," dedi.
Kadınlara yönelik dijital şiddetin önlenmesi için hukuki mekanizmaların güçlendirilmesi ve toplumsal bilinç artırıcı çalışmaların yapılması gerektiğini belirten Çağlar, “Kadının varlığı bile bazı kesimleri rahatsız edebiliyor. Bu nedenle toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamadan dijital şiddeti tamamen ortadan kaldırmak mümkün olmayacak,” diyerek kadınları dijital şiddet konusunda bilinçli olmaya ve davranmaya davet etti.