Erkekler bir ilişkide mutlu olmadıklarında, umduğunu bulamadıklarında, sizden soğumaya başladıklarında, sizi eskisi kadar arzulamadıklarında genelde ilişkiyi bitirmezler. 

Sizden uzak durmaya, arayıp sormamaya, ilgi göstermemeye, sınır çizmeye ve sizi önemsememeye başlarlar. 

Aradaki ilişkiyi kendi bitirmek yerine, sizin ilişkiyi bitirmenize olanak sağlarlar. 

Birlikteliklerde aksi bir hissiyat sezdiğinizde karşı tarafın üzerine düşüp davranışlarının altında yatan nedeni didiklemek, bir sebep aramak yerine karşı tarafla bağınızı askıya almalı ve geri çekilmelisiniz.

Çünkü hiçbir erkek kolay kolay bir kadına seni istemiyorum demez. Bunu sadece davranışlarıyla gösterir. 

Bu yüzden, siz ne kadar sorarsanız sorun, ne kadar başka şeylere yorarsanız yorun erkeğin bahaneleri hiçbir zaman bitmez. 

Erkekler ilişkiyi kalben değil aklen yürütürler. 

Erkeklere duygusuz denilmesinin sebebi budur. 

Erkekler aslında duygusuz değildirler. Sadece yapıları gereği duygularıyla değil, aklıyla hareket ederler. 

Her duygu bir gün azalır. Arzular biter, acılar geçer, güzellikler göre göre sıradanlaşır, mutlu anların yerini gün gelir atışmalar alır. 

İnsanlar sevilmenin, arzulanmanın, önemsenmenin aynı derecede stabil kalmasını isterler. Ama bu mümkün değildir.

İnsanların duyguları zamanla değişir, hatta gün içinde dahi sık sık değişim gösterebilir. Bazen azalır, bazen çoğalır, bazen nötrleşir. 

Bu duygu iniş çıkışlarına insanın gün içinde çevresel faktörlere maruz kalması etkendir. 

Bir ilişkide yeri geldiğinde geri çekilmeyi, ileri adım atmayı, bazen de durmayı bilmek gerekir. 

Duygu yönetimini iyi sağlayabilirse kişi, o ilişki heyecanını kaybetmez ve arzular ilk baştaki gibi olmasa da sık sık tetiklenir. 

Bu da her iki tarafın ilişkiye bağlılık oluşturmasını sağlar. 

Hayatınıza biri girdiğinde sadece onunla arkadaşlık yapıp, sadece onunla konuşup, her derdinizi ona anlatıp, her an yanında olup, her faaliyeti onunla gerçekleştirirseniz kaybedersiniz; hem çevrenizi hem de hayatınıza aldığınız kişiyi... 

Hayatınıza aldığınız kişinin biraz arkadaşı, biraz sırdaşı, biraz annesi, biraz babası tam anlamıyla da eşi olmalısınız. 

Bir ilişki aradaki bu dengeyi tutturamadığınızda takılıp kalır. 

Kadınlarda sahiplenme içgüdüsü fazla olduğundan, bir erkeğin hayatına girdiğinde onun tam anlamıyla annesi, tam anlamıyla arkadaşı, hesap verdiği kişi, her faaliyeti birlikte geçirdiği insan olmak istiyor ve partnerine bu konuda baskı da uygulayabiliyor. 

Erkeklerin bir ilişkiden beklentisi bu değildir. 

Erkekler kendine tam anlamıyla eş, biraz arkadaş, biraz anne, biraz da sırdaş isterler. 

Karşı tarafa da davranış tutumunu ona göre geliştirirler. 

Sevgilerimle…

Mail: [email protected]