Günümüzde, toplum olarak derin bir güvensizlik çukuruna doğru sürükleniyoruz. Birbirimize olan güvenimiz sarsılmış, yerine kuşku ve şüphe yerleşmiş durumda. Haberlerde, sosyal medyada ve günlük yaşamımızda karşımıza çıkan olumsuz olaylar, insanlara karşı duyduğumuz güvensizliği artırıyor.
Eskiden komşularımızla sohbet eder, birbirine yardım ederdik. Şimdi ise kapılarımız sıkı sıkı kapalı, komşumuzun kim olduğunu bilemeyiz. Arkadaşlık ilişkilerinde bile samimiyet yerine menfaat ilişkileri ön plana çıkıyor. Politik arenada ise birbirini suçlama, iftira atma ve karalama kampanyaları had safhada.
Bu durumun pek çok nedeni var. Ekonomik sıkıntılar, gelir eşitsizliği, artan rekabet, siyasi polarizasyon ve sosyal medyanın yaygınlaşması gibi faktörler, toplumdaki güvensizliği körüklüyor. İnsanlar, kendilerini korumak için başkalarına karşı mesafeli duruyor ve sürekli bir tehdit altında hissediyor.
Bu güvensizlik ortamı, toplumun bütünlüğünü zedeliyor, ilişkileri zayıflatıyor ve bireylerin psikolojik sağlığını olumsuz etkiliyor. Birbirimize güvenmeyi yeniden öğrenmek, toplum olarak daha huzurlu ve mutlu bir yaşam sürmek için hayati önem taşıyor.
Peki, bu durumu nasıl aşabiliriz? Birbirini anlamaya çalışmak, başkalarının yerine koyarak düşünmek, güvenin temel taşlarından biridir.
İnsanları dış görünüşlerine, inançlarına veya sosyal statülerine göre yargılamak yerine, kişiliğini tanımaya çalışmak gerekir.
Açık ve dürüst iletişim, anlaşmazlıkları çözmek ve güven ilişkileri kurmak için Toplumsal sorunlara duyarlı olmak, birbirimize yardım etmek ve dayanışma içinde olmak, güven duygusunu Haberleri ve sosyal medyayı eleştirel bir gözle değerlendirmek, manipülasyonlara karşı dirençli olmak gerekir.
Unutmayalım ki, güven bir günde oluşmaz, uzun yıllar süren bir süreçtir. Her birimiz, kendimizden başlayarak, çevremizdeki insanlara karşı daha güvenilir ve saygılı davranarak, toplumda güven ortamının yeniden tesis edilmesine katkıda bulunabiliriz. Birbirimizden şüphe eder duruma geldiğimiz bu dönemde, güvenin önemini bir kez daha hatırlamalı ve bu duyguyu yeniden inşa etmek için çaba göstermeliyiz. Aksi takdirde, gelecek nesillere bırakacağımız miras, güvensizliğin ve yalnızlığın hüküm sürdüğü bir dünya olacaktır.
Esen Kalın,