Eğitim-Bir-Sen Sakarya Şube Başkanı Memur-Sen İl Temsilcisi Murat Mengen, Ankara’da gerçekleştirilen 62. Başkanlar Kurulu Toplantısına katıldı. Toplantı hakkında açıklamalar yapan Mengen; "62. Başkanlar Kurulu Toplantımızı EBS Otel Ankara’da gerçekleştirdik. Genel Başkanımız Ali Yalçın, açılışta, yapılan ve yapılması tasarlanan çalışmalara ilişkin bilgilendirmede bulundu" dedi ve sonuç bildirgesini açıkladı.
Sendika, eğitim, ülke ve dünya gündemine ilişkin değerlendirmelerin yapıldığı, eğitim çalışanlarının taleplerinin, beklentilerinin, sorunlarının ve çözüm önerilerinin görüşüldüğü, 2024 yılında eğitim ve sendikal alandaki gelişmelerin değerlendirildiği toplantıda, insan haklarına yönelik her türlü şiddete, baskıya, zulme ve haksızlığa karşı çıkmaya, hukukun üstünlüğü için, eğitim başta olma üzere hayatın her alanında kazanılmış hakların korunması ve yeni hakların elde edilmesi için çalışıp çabalamaya, sorunların çözülmesi için mücadele etmeye devam edileceği vurgulandı.
Şube başkanlarının söz alarak gündeme ilişkin görüş ve önerilerini dile getirdikleri toplantıda şu kararlar alındı:
Siyonist İsrail’in Filistin halkına yönelik zulmünün, Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından da tescillenmiş soykırımının normalleştirildiğini görüyoruz. Başta Birleşmiş Milletler, İslam İşbirliği Teşkilatı, Arap Birliği olmak üzere bütün uluslararası kuruluşlar soykırımı fiilen durdurma noktasında artık inisiyatif almalıdır. Gazze’de işlenen soykırım suçuna katılan çifte vatandaşlar (İsrail-Türkiye) yargı önüne çıkarılarak cezalandırılmalıdır. Bununla birlikte, üniversitelerimizin İsrail üniversiteleriyle eğitim-kültür iş birliği yapmaları kabul edilemez. Bu tür ilişkiler ve iş birlikleri derhal sonlandırılmalıdır.
Suriye halkının sadece Esed rejimine değil, emperyalist küresel ve bölgesel güçlere karşı da sürdürdüğü soylu mücadelesinin sonucunda kazandığı zaferi ve gerçekleştirdiği özgürlük devrimini selamlıyoruz. Rejim tarafından gaddarca katledilen yüz binlerce kardeşimize rahmet diliyor, sürecin bölgesel barış ve istikrara doğru yol almasını, Suriye’nin bu kadar acıdan sonra bir selam yurdu olmasını diliyoruz.
Ekonomi alanında alınan kararlarda ve yürütülen politikalarda tutmayan hedeflerin, geçersiz beklentilerin ve gerçeği yansıtmayan adımların maliyetinin kamu görevlilerine ve emeklilerine yüklenmesini kabul etmiyoruz. Enflasyonla mücadele başta olmak üzere ekonomik alanda atılacak adımlar, yapılacak düzenlemeler ve belirlenecek yöntemler adil, hakkaniyetli, alın ve akıl terinin değerini artıracak, çalışanları koruma altına alacak, gelir dağılımında adaleti sağlayacak nitelikte olmalıdır.
Kamu görevlilerinin, sabit gelirlilerin kahir ekseriyetini oluşturduğu geniş toplum kesimleri üzerine yıkılmış vergi yükünü azaltmak, gelir durumuna göre vergilemeyi tesis etmek üzere doğrudan vergilerin vergi gelirindeki payını yukarı çıkaracak tedbirlerin alınmasına ve dolaylı vergilerin azaltılmasına yönelik bir politika izlenmeli; kamu görevlileri için vergi dilimi yüzde 15 oranına sabitlenmelidir.
Enflasyonu baskılamak için sabit ücretlilerin gelirlerinde reel artış yapılmaması yönünde seyreden ekonomi politikalarını doğru bulmuyor ve kabul etmiyoruz. Enflasyon baskısı altında nefes almakta güçlük çeken kamu görevlilerinin maaş/ücretlerinde enflasyona yenilme riskini giderecek mahiyette iyileştirmeler yapılmalı; kamu görevlilerine refah payı verilmelidir.
Sendikal hak ve özgürlükler ile örgütlenme ve toplu pazarlık hakkının ILO ve uluslararası hukuk normları ekseninde, emeğin değeriyle ve akıtılan terle uyumlu hâle getirilmesi amacıyla 4688 sayılı Kanun’da kapsamlı bir değişiklik bir an evvel yapılmalıdır.
Kamu personel rejiminde kademe/derece ilerlemesi ile ek göstergeyi irtibatlandıran bir süreç hayata geçirilmelidir. Toplu sözleşme hükmü uygulanarak, her bir kadro ünvanının birinci dereceye kadar yükselebilmesi sağlanmalı ve birinci dereceye yükselen kamu görevlilerinin ek göstergeleri en az 3600 olmalıdır.
Konut ve kira sorunu, kamu görevlilerinin çalışma şartlarını ve istihdam edildikleri hizmet yeri tercihlerini etkilemektedir. Sadece büyükşehirlerle sınırlı kalmayan, kamu görevlilerini şehirlerden uzaklaşmaya zorlayan kira sorunu, bir geçim sorununa dönüşmüştür. Kamu görevlilerine kira yardımı yapılması konusunda bir an önce adım atılmalıdır.
Görevde yükselme ve ünvan değişikliği sınavları konusundaki keyfîliğe son verilmeli, bütün kamu kurumlarında görevde yükselme ve ünvan değişikliği sınavlarının periyodik olarak yapılması sağlanmalıdır.
Kadın kamu görevlilerinin aile-iş hayatı uyumunu artırmak için analık süreleri iyileştirilmeli, doğum izni süresi 16 haftadan 52 haftaya çıkarılmalı, süt izni süreleri iki yıla çıkarılmalı ve ilk yıl için günde üç saat olarak uygulanmalı, kurumlarda ücretsiz kreş hizmeti verilmeli, bu hizmetin sunulamadığı yerlerde kreş yardımı ödenmeli, doğum sonrası yarım zamanlı çalışma yönetmeliği çıkarılmalı ve tam istihdam güvencesiyle esnek çalışma modelleri geliştirilmelidir.
Eğitim kurumlarında temizlik ve güvenlik hizmetlerinin yürütülmesi başta olmak üzere ihtiyaç duyulan alanlardaki yardımcı personel ihtiyacı giderilmelidir.
Kamu görevlilerinin talep ve sorunlarının kamu işverenine aktarılarak çözüm aracı vazifesi gören kurum idari kurulu kararları hayata geçirilmelidir.
Öğretmen açığı, kadrolu istihdam eliyle tamamen kapatılmalıdır. Bunun yanı sıra hem öğretmenlerin yer değişikliği gibi temel çalışma haklarını hem de bölgeler arasında adil dağılımını sağlayacak bir yer değişikliği sistemi kurulmalıdır.
İstihdamda güçlük çekilen bölgelerde görev yapan öğretmenlerin bölgedeki görevlerinin sürekliliğinin sağlanmasına yönelik teşvik edici önlemler alınmalı; ilave tazminat ödemesi yapılmalıdır.
Eğitim yönetiminde temel sorun, yönetici seçme ve atamada belirsiz ve kestirilemez politikaların izlenmesi, uzun vadeli bir perspektifin oluşturulamaması, neticede kalıcı bir modelin inşa edilememesidir. Eğitim kurumu yöneticiliği ikincil görev kapsamından çıkarılmalı, bu önemli vazife görevlendirmeyle değil, kadrolu olarak yürütülmelidir.
Eğitim yöneticiliğinin meslekleşmesi, mesleki yeterliliklerin belirlenmesi, meslek öncesi ve meslek içinde yetiştirme ile liyakat, uzmanlık, bilgi, beceri ve tutum ekseninde yapılacak seçme ve atama, sorumlulukla orantılı mali haklar, eğitim yönetiminin temel parametreleri olmalıdır.
Şube müdürleri ve şeflerin özlük hakları iyileştirilmeli, rotasyondan kaynaklanan sorunlar çözülmelidir. Millî eğitim uzmanı, bakanlık müfettişi/müfettiş yardımcısı, il millî eğitim müdürü/müdür yardımcısı, ilçe millî eğitim müdürü, araştırmacı, şube müdürü, eğitim müfettişi/müfettiş yardımcısı ve eğitim uzmanı kadrolarında bulunanlara uzman öğretmenlik/başöğretmenlik hakkı tanımalıdır.
Öğretmenlik kariyer basamakları ilerleme sürecinde öğretmenlikte/uzman öğretmenlikte geçmiş sayılan sürelere ilişkin eksik düzenlemeler ivedi bir yönetmelik değişikliği kapsamında ele alınarak
öğretmenlerin haklı beklentileri karşılanmalı; ünvana dayalı tazminat oranları emekliliğe yansıtılmalıdır.
Genel idare hizmetleri, teknik hizmetler, yardımcı hizmetler ve diğer hizmet sınıflarında çalışanların mali ve özlük haklarının iyileştirilmesine yönelik adım bir an önce atılmalıdır. Eğitim-öğretim sınıfı çalışanlarına tanınan haklar kendilerine de tanınmalıdır. Bununla birlikte, yardımcı hizmetler sınıfı çalışanlarının görev tanımlarındaki belirsizlik ortadan kaldırılmalı; aşçılar THS’ye, bütün YHS çalışanları ise GİH sınıfına geçirilmelidir.
Eğitim, öğretim ve bilim hizmet kolunun genel yetkili sendikası Eğitim-Bir-Sen olarak, hak, emek ve özgürlük mücadelemizi yeni zeminlere taşıyarak; üyelerimizin ve eğitim çalışanlarının haklarının korunup geliştirilmesi, hayat ve çalışma şartlarının iyileştirilmesi, sorunlarına çözüm bulunması, emeğin saygınlığının artırılması, mevcut kazanımlara yenilerinin eklenmesi için sendikal yürüyüşümüzü ülkemizde ve uluslararası alanda kararlılıkla sürdüreceğiz.