TV 264 ekranlarında yayınlanan ‘Muhabir Masası’ programında konuşan Başkan Uçar, SATSO Başkanı Akgün Altuğ’un açıklamalarına değinerek, “Bizler İnşaat mühendisiyiz dolayısıyla her türlü projenin hesaplarını, kitaplarını yaparak, bilimsel verilerle hareket ederiz. Denizin ortasında da yapı yapabiliriz ama tamamen bilimsel ve mühendislik açısından bakılarak yaparız. Sakarya'nın zemini aşağı yukarı % 30 kısmında sıvılaşma var. Tarım arazileri ve verimli topraklarımız var, eğer yatay mimari devam ederse bu tarım alanlarına kayabilir o zamanda şehrin geleceğini ve gelecek nesillerinin varlıklarını tüketmeye başlarız. Ama öncelikle 5-6 katı konuşmadan önce bu şehirde 2000 yılı öncesinde yapılan yapıların hepsini tek tek gözden geçirmeliyiz. Defalarca söylüyoruz, yönetmeliklere uygun olmayan binalar var ve bunlar depremde tehlike arz ediyor. Bu bağlamda şehri planlamak lazım, şehrin mikro bölgeleme dediğimiz bölge haritaları çıkarılması lazım. Riskleri görmeliyiz yani, bir tek deprem değil mesela, su baskınları, seller, heyelanlar, kaya düşmelerini hesaplamalıyız. Bugün Sapanca tarafında ve Serdivan tarafında bir sürü heyelan bölgeleri var. Bunlar da risk teşkil ediyor. Dolayısıyla risk haritası dediğimiz mikro bölgeleme dediğimiz bir harita yapmalıyız. İmara açık kalacak yerlerimiz var Hızırtepe ve Maltepe gibi yüksek yerler olmalı. Bugün İstanbul'daki Maslak gibi, Sakarya'da gökdelen yapılabilir. Tabi ki risk haritaları, zemin iyileştirme ve bilimsel çalışmaları yapılarak” dedi.
Uçar, “Aslında Sakarya mühendislik anlamında gerçekten en elverişsiz bölgede yer alıyor. Çünkü iki tane parametre var. Yapının maliyetini etkileyen birincisi zemin koşulu, ikincisi de deprem. Hem zeminde kötü durumdayız, hem de depremsellikte. Dolayısıyla ikisini bütünleştirirsek müteahhitlerin pazar kazanacağı bir şehir değil Sakarya. Çünkü maliyeti çok yüksek, kat da düşük. Aslında Sakarya maliyet anlamıyla da risk taşıyor. Ama bu olumsuz durumu avantajlı duruma çevirebiliriz, öyle duyma laflar değil, bilimle ve teknikle çevirebiliriz. Buradan Valimize de söylüyorum, belediye başkanlarımıza da; Bu şehirde bir inşaat mühendisleri odası var, bilim ve teknik konusunda her türlü katkı ve faydayı sizlerle paylaşabiliriz. Dolayısıyla gücümüzün yetmediği yerde genel merkezimiz var. Amacımız burada şehrimize hizmet etmek, ülkemize hizmet etmek, gelecek nesillere güzel bir şehir bırakmaktır. Bunun için de planlama yapmak lazım. Planlamayı da, kentsel dönüşümü de, envanter çalışmasıyla başlatmak lazım. Rezerve alanları oluşturmak lazım. Zaten Sakarya’da şu anda en büyük sıkıntı rezerv alanlarının olmamasıdır. Maltepe ve Hızırtepe örneğini verdim ama bunu da planlarken, tabii ki oranın altyapısını düşünmek lazım, ulaşım ağını düşünmek lazım. Gökdeleni dikersin belki oraya ama yaşanılmaz şehir olduktan sonra ne yaparsanız yapın şehirleşme olmaz. Bu nedenle kentsel dönüşümü yıllardır gerçekleştiremedik. Bu şehir yeniden toplumun tüm kesimleriyle planlayarak yapalım. Sosyal donatı alanlarıyla, otoparklarıyla, yeni yönetmelikle ve bilimsel verilerle şehri yeniden tasarlayalım. Bu çerçeveden baktığımızda SATSO başkanımızın görüşlerine destek veriyoruz” dedi.
Sakarya’daki bazı kamu binalarının yanı sıra inşa edilen yeni yapılarda da artık sismik izolatörlerin devreye alındığına vurgu yapan Uçar, “Yeni mühendislik tekniklerinde artık kamu binalarında sismik izolatörler kullanılıyor. Sakarya’da bazı hastanelerimizde bu sistemler kullanıldı ve artık yeni yapılan şahsi binalarda da kullanılmaya başlandı. Bu sistemler ve bazı yeni sistemler ile yönetmelikler ile şehrimizde dönüşümü birliktelikte yapabiliriz” diye konuştu.