Son dönemde Karasu Belediyesi’nin "Beton taşıma ve güzergah izin belgesi" adı altında vatandaşlardan ücret talep etmesi gündeme taşınırken SATSO 34. Meslek Komitesi (Müteahhitler) Başkanı Murat Ekşi konuyla ilgili açıklama yaparken “Deli Dumrul vergisi” demişti.

Karasu Belediyesi'nin 'beton taşıma ve güzergah izin belgesi' adı altında vatandaşlardan ücret talep etmesi konusunu köşe yazısında değerlendiren HALK54 yazarı Hüseyin Cumalı, bu uygulamanın yasal olup olmadığını Karasu Belediye Başkanı İshak Sarı'ya sormuş ancak cevap alamamıştı. İshak Sarı'nın başkan olmasının yanı sıra avukat olduğu için aynı soruyu Sakarya Barosu’na soran Cumalı, açıklama beklediğini ifade ederek, "Soru şu, Karasu Belediyesi 60 metreküp beton için 3 bin 105 lira ücret alıyor. Bu hangi kanun maddesine, hangi kanun maddesinin falanca bendine göre, hangi mevzuata göre yasal! Cevap gelmedi ama kulislerde “yasal ve barodan cevap gelecek” fısıltısı geldi…" diye yazmıştı.

Konuyla ilgili açıklama yapan Sakarya Barosu Başkanı Av. İlknur Ebiz Yıldız, "Kimse konuş dedi diye konuşmaz, sus dedi diye de susmaz" dedi.

Sakarya Barosu Başkanı Av. İlknur Ebiz Yıldız açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

“KİMSE DÜŞÜNCELERİNİ AÇIKLAMAYA ZORLANAMAZ”
Kimse konuş dedi diye konuşmaz, kimse sus dedi diye de susmaz. Son dönemde birtakım medya organlarında Karasu Belediyesince alınan bir meclis kararı gerekçe gösterilerek, bu kararın hukuka aykırı olup olmadığı; Sakarya Barosu Başkanı sıfatımdan dolayı görüş ve düşüncelerimin ne olduğu sorgulanmakta ve adeta konunun tarafıymışım gibi davranmam beklenmektedir.

Öncelikle ifade etmek isterim ki Anayasamızın amir 25. Maddesi uyarınca;" Herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir.

Her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; düşünce ve kanaatleri sebebiyle kınanamaz ve suçlanamaz."

Dolayısı ile her bir meselenin değerlendirilmesi esnasında bu amir hükmün nazara alınmasının gereklilik olduğunu vurgulamak isterim.

RTÜK, TUSAŞ saldırısıyla ilgili yayın yasağı getirdi RTÜK, TUSAŞ saldırısıyla ilgili yayın yasağı getirdi

HAK SAVUNUCULUĞU YAPMA GÖREVİ
Ancak şunu da vurgulamak isterim ki Sakarya Barosu'nun geleneğinde ve İlknur Ebiz Yıldız'ın kişisel yönetim tarzında esasen dezavantajlı grupların hak savunuculuğunu yapma hak ve görevi bulunmaktadır.

Hâlihazırda dava ikame etmedikleri anlaşılan konuda, konunun basın eliyle tartışılmasını da anlamış değilim. Bu anlamda hukuksuzluğa uğradığını iddia eden ve gerek dernek gerekse komite olarak örgütlü bir yapının mensubu olan gruba ve sahibinin sesi olan kişilere tavsiyemiz Sakarya Barosu’nun yerindelik denetimi yapma ödevi olmadığını hatırlatarak hukuka aykırı olduğunu iddia ettikleri meclis kararını avukatları aracılığı ile idari yargıya taşımalarıdır.


SAHİL ŞERİDİNE YAPILAŞMA

Ancak meclis kararının ana eksenini oluşturan anayasamıza göre halkın malı olan başta sahil şeridinde olmak üzere yapılaşmanın, imar kirliğinin, çevre kirliğine engel olmanın amaçlandığı bu yönüyle alınan meclis kararının sebep unsurunun kamu yararını gerçekleştirmeye uygun olduğu, öte yandan Belediye Gelirleri Kanunun 97. maddesinin de belediye meclisine bu konuda muhtariyet verildiği tarafımca değerlendirilmektedir. Ancak bu vesile ile daha önce müteahhitlerin iddia ettikleri mağduriyeti dışında görüşümüzü sormayan basın mensuplarına Sakarya Barosu Başkanı olarak kişisel fikrimi belirtmek isterim.

ALKOL YASAĞI KANUNA AYKIRI
Öncelikle Karasu ilçesinde kaymakamlık kararı ile alınan alkol yasağı; hiçbir bilimsel veriye dayanmayan, objektif bir değerlendirme içermeyen, salt dünya görüşünü merkeze alan bir anlayışın sonucu olarak ortaya çıkan ve hiçbir kanuni dayanağı bulunmayan gerekçelerle, adeta alkol kullananların tamamı sarhoş olup insanlara zarar verir, kişilerin huzur ve sükununu, kamu düzenini bozar gibi ön kabul ile hareketle yasada bu konuda verilen bir yetki olmaksızın, kişi hürriyeti ile özel yaşamın gizliliğini güvence altına alan Anayasa’nın 20. maddesiyle düzenlenen “Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz.” hükmüne ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin “Özel ve aile hayatına saygı hakkı” hükmüne aykırıdır. Bu manada alkol kullanımının yasaklanması, Anayasa’nın 13. maddesi olan “Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.” hükmüne aykırıdır.

“TUTUKLAMA KORKUTUCU GÜÇ OLARAK KULLANILIYOR”
Öte yandan ülkemizde ise Anayasa’da ifadesini bulan özgürlüklerin özellikle düşünceyi açıklama hürriyetinin kullanımı nedeniyle ciddi hukuksuz kısıtlamalar bulunmakta olduğunu özellikle "hakaret" suçlarına dair iddialarda tutuklama tedbirinin bir korkutucu güç olarak kullanılmakta olduğunu, tutuklama kararının ölçülülük ilkesine uygun olarak verilmediğini de belirtmek isteriz. Yine Anayasa Mahkemesi kararların tanınmaması tam bir hukuksuzluk örneği olup normlar hiyerarşisine dayanan düzen alaşağı edilmektedir.


CAN ATALAY’IN DURUMU
Hazır meslektaşlardan bahis açılmışken meslektaşımız Can Atalay’ın durumu ise hukuk devletinden ne denli uzak olduğumuzu gözler önüne sermektedir. Ülkemiz adeta hukuksuzluktan boğulmaktadır.  Bu vesileyle hem şehrimizin hem ülkemizin gündemine dair sözümüzü bir kez daha söylemiş olalım.”