Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) önceki dönem Genel Yönetim Kurulu (GYK) Üyesi Aslıhan Ateş, AKUT’un kurucusu, geçmişte ADD’de Genel Yönetim Kurulu üyeliği yapan Nasuh Mahruki’nin tutuklanmasına tepki gösterdi.
Atatürkçü Düşünce Derneği önceki dönem Genel Yönetim Kurulu (GYK) Üyesi Aslıhan Ateş, yaptığı yazılı açıklamada şu ifadelere yer verdi:
"Geçtiğimiz gün, AKUT (arama kurtarma) derneğinin kurucusu, ülkemizde 1999 Gölcük-Adapazarı depreminde binlerce insan için hayatını ortaya koyan, Everest’e tırmanan ilk Türk dağcı, Atatürkçü Düşünce Derneği’nin de Genel Yönetim Kurulu üyesi olan ve geçmiş dönem ADD GYK da da yol arkadaşlığı yaptığım Nasuh Mahruki’nin tutuklanma haberi beni ve tüm vatanseverleri derinden üzmüştür.
Nasuh Mahruki’nin evine geçen hafta bir gece saati sivil kıyafetli, polis olduklarını ve Nasuh Mahruki’yi almaya geldiklerini söyleyen kişiler gelir ancak Mahruki evinde olmadığından dönerler. Herhangi bir tebligat da bırakılmaz evine. Bir hafta geçer ve hangi savcılığın soruşturma yaptığı belli olur olmaz Nasuh Mahruki savcılığa ifade vermeye gider. Konu; elektronik seçim sistemine geçilirse yaşanacak olan olası sorunlar üzerine sosyal medyada yaptığı tespit ve eleştirilerdir. İfadesi alındıktan sonra da tutukluluk istemiyle mahkemeye sevki yapılır ve tutuklanır.
Nasuh Mahruki herkesin gözü önünde olan, “kaçmak” gibi bir harekete geçmesi asla söz konusu olmayacak olan, yeri yurdu belli, bu ülkeye de sayısız faydası olmuş bir insandır.
O’nun içindeki insan ve vatan sevgisi öyle büyüktür ki; 99 depreminde AKUT derneğinin başkanı olarak ekibiyle beraber bir tek can kurtarabilmek için canını ortaya koymuş ve deprem bölgesindeki canları terk etmemek için aynı günlerde annesinin cenazesine bile gidememiştir.
Böyle bir insanın evine gece yarısı baskını yapar gibi gitmek de neyin nesi? Çağırdınız da gelmedi mi? Bir sosyal medya mesajı ile görüş bildirdi diye tutuklu yargılamak ne kadar adil ??
Kaldı ki; bugün ülkemizde pek çok insanın zaten düşündüğü ve ifade ettiği bir konuyu gündeme taşımıştır Nasuh Mahruki. Ülkeyi yönetenler, yarattıkları güvensiz ortamın hesabını bunu dile getiren aydınlarımıza kesmeyi bırakmalıdır artık.
Bu ülkede her gün Cumhuriyet'in kurucu felsefesine hakaretler edilirken, Atatürk ve Laik Cumhuriyet tartışmaya açılıp, kirli ağızlara malzeme yapılırken, tacizcisi, tecavüzcüsü, katili, dolandırıcısı dışarda keyfe keder gezinirken, terörist ele başını meclise davet etmek, Türkiye Cumhuriyeti'nin yapamayacağını yapacakmış gibi devleti, o hainden medet uman bir acziyet içinde göstermek suç olmazken, Nasuh Mahruki 'nin "seçim sistemine, YSK'ya güvenmiyorum" demesi mi suç sayıldı????
Bu karar, kamuoyu vicdanının kabul edemeyeceği, ülkesi için endişelenen insanları daha da endişeye ve güvensizliğe sevk edecek olan bir karardır. Bu kararla, sadece Mahruki değil ülkemizde ki ifade özgürlüğü de tutuklanmıştır.
Herşeye rağmen bu büyük yanlışın daha da uzamadan bitirilmesini, en kısa zamanda Nasuh Mahruki’nin ailesine ve tüm sevenlerine, özgürlüğüne kavuşmasını umut ediyorum.
O bizim sesimizi duymuştu ! Şimdi sıra biz de, bizler de O’nun sesini duymalıyız."