Sakarya Filistin Gönüllüleri, Ak Parti Adapazarı İlçe Başkanlığı önü, Demokrasi Meydanı’nda Filistin’de soykırımın devam ettiğini hatırlatan bir basın açıklaması yaptı.


Yüzlerce vatandaşın katıldığı açıklamayı grup adına Abdulkadir Avcı okudu. Avcı, "Ak Parti Hükümeti’ne “ABD ve İsrail’i lanetlemek yetmiyor.  Onları bu katliamdan caydırmak için adım atmak gerekiyor. Bu konuda en başta İsrail’le süren ticaretin, Azerbaycan petrolünün Türkiye üzerinden İsrail’e naklinin ve İncirlik, Kürecik gibi siyonizmin hizmetindeki üslerin masaya yatırılması ve gerekli adımların atılması aciliyet arz ediyor” diye seslendi.

Açıklamada "Kahrolsun İsrail, Kahrolsun Amerika, Hamas'a Selam Direnişe Devam, İsrail'le Ticaret İnsanlığa İhanet, Söz Değil İcraat Filistin'e Sadakat, Hükümet Uyuma Filistin'e Sahip Çık" sloganları atıldı.

Bu gece başlıyor; Otoyol ve köprü geçiş ücretlerine zam yapıldı Bu gece başlıyor; Otoyol ve köprü geçiş ücretlerine zam yapıldı


Basın açıklaması İsrail ve soykırımın bir numaralı destekçisi ABD bayrağının yakılmasıyla son buldu.

Yapılan basın açıklaması şu şekilde:

"Kıymetli Filistin dostları;
Emperyalist ve siyonist ittifak 15 aydır Gazze’de 2 milyonluk bir toplumu soykırıma uğratıyor. Filistin’de sömürgecilik tarihinin terör ve katliam dolu 100 yılının sonuna geldik! 7 Ekim 2023 tarihinde başlayan Aksa Tufanı, zincire vurulmuş bir halkın ana sütü gibi helal öfkesinin patlamasıydı. İzzet ve şerefi Hakk’ın yanında arayan ve özgürlüğüne dolu dizgin koşan bir halkın önünde durulamaz. Filistin’de vatanlarına kök salmış halkın çelik iradesi kırılmadı, kırılmayacak. Filistinli Şair Mahmud Derviş’in dediği gibi “Bir Filistin vardı, bir Filistin gene var”.
Peki bu soykırım günleri, bu toz duman geride kaldığında manzara ne olacak? Gelecek kuşaklar, çocuklarımız, torunlarımız bu günleri nasıl görecek, nasıl okuyacak?
Gerçeklere uygulanan yoğun karartma ortadan kalktığında çocuklarımız şunu görecekler:
Türkiye’de devlet, bu modern haçlı seferinde, sözde Filistin’in yanında yer alırken özde ise İsrail’e karşı somut hiçbir adım atmamış.
Türkiye, soykırım devam ederken dahi İsrail’le ticari ilişkilerini sürdürmüş. İsrail’e meşruiyet ve güç kuvvet veren her türlü sevkiyatı sürdürmüş. Türkiye, Azerbaycan’dan gelen petrolü İsrail’e taşımaya aralıksız devam etmiş. İktidar, ülkenin limanlarını ve hava sahasını siyonizme açık tutmuş. Topraklarına kurulmuş İncirlik ve Kürecik gibi üslerle İsrail’in güvenliğine hizmet etmeye devam etmiş.
Türkiye’de iktidarın eylemleri böyleyken, İsrail’i korumaya kollamaya yönelik olarak sürüp giderken söylemleri ise tam tersi. Bakıyorsunuz, geçen yıl 1 Ocak’ta olduğu gibi bu yıl 1 Ocak’ta da Galata Köprüsü’nde iktidar, sivil görünümlü toplum kuruluşlarıyla el ele kol kola miting ve yürüyüş yapıyor!
İktidar, milletten aldığı yetkiyi doğru yönde kullanacağına sivil görünümlü toplum kuruluşlarının arasına karışıp hamasetle göz boyuyor. Söz konusu kuruluşların sözcüleri ise, kendi iktidarlarını hak ve hukuk adına harekete geçmeye zorlayacağına, yabancı ülkelerin yöneticilerine sesleniyorlar. Bu akıl tutulmasından başka bir şey değildir.
Arkadaşlar, 1 Ocak’ta yüreği Gazze için atan vicdanlı on binlerce kişi işte bu sivil toplum kuruluşlarının ve iktidarın çağrısıyla Galata’da toplanmışken aynı gün, aynı saatlerde Ceyhan’dan tankerler petrol yükünü almaya devam ediyordu. İsim veriyoruz: Folegandros tankeriydi 1 Ocak’ta Ceyhan’dan yüklenen. Bu tanker belirttiği rota ile İtalya’ya gitmek yerine Ceyhan’dan çıkar çıkmaz İsrail’e doğru yol aldı. 1 gün sonra yani 2 Ocak’ta Lübnan açıklarında, rotası İsrail karasularıyken sinyal sistemini kapattı. 6 Ocak’ta  sinyal sistemini açana dek tüm hareketlerini perdeledi. Sinyalini açtığındaysa yükünü boşalttığı AIS verilerinden anlaşılıyordu. Ne İtalya’ya ne de bir başka limana uğramadan yeniden Ceyhan’a geri döndü. 
Bu şaibeli sevkiyatın kanıtıdır! Ceyhan’dan çıkan petrol tankerinin İsrail’e yakıt olacak yükünü boşalttıktan sonra aynı ihaneti tekrarlamak için yeniden Ceyhan’a geri dönmesidir. Folegandros ilk değil. Daha önce yakaldığımız Nissos Delos, Kimolos tankerleri de aynı yöntemle defalarca İsrail’e sevkiyat yaptığı ortaya çıkarıldı. Şimdi soruyoruz: Bu hileli ticaretten haberimiz yoktu diyebilir misiniz? Deliller ortadayken harekete geçmek yerine Galata’da hamaset nutukları atmanızı nasıl açıklayacaksınız? 
Filistin’in Dostları, Geçtiğimiz günlerde Gazze’de son çalışan hastane olan Kemal Udwan Hastanesi’nin İsrail’in tank ve jet atışlarıyla yıkıldığını, kullanılamaz duruma getirildiğini gördük. Bu hastaneyi yıkan savaş makinesinin deposunda bir damla bile Türkiye’den giden petrol yoktur diyebiliyor mu iktidar? Hastaneyi yıkan, doktorları, hastaları hatta hasta refakatçilerini bile dünyada örneği görülmeyecek biçimde soyarak esir alan Siyonist alçaklar ne bu esirlere ne de hastanenin başhekimi Dr. Hüsam Ebu Safiye’ye ne yaptıklarını açıklamıyorlar! Gazze direnişinin sembol ismine dönüşmüş doktorun ve beraberinde esir alınanların akıbetini soran yok.
Değerli arkadaşlar, Yalnızca Filistin değil, bütün bir dünya ateş çemberine alınmış durumda. Küresel emperyalizm ve Siyonizm, sadece Gazze’nin sokaklarını değil, insanlığın tüm değerlerini hedef alıyor.
Ekonomik, siyasi ve kültürel araçlarla toplumları boyunduruk altına almaya çalışan bu düzen, yalnızca mazlum coğrafyaları değil, ülkemizi de kuşatıyor. Bugün Türkiye İsrail’in müttefiki ve en büyük silah sağlayıcıları olan NATO’nun ve ABD ittifakının askeri stratejileriyle adeta bir açık üs hâline getiriliyor; özgürlükler tehdit ediliyor.
Ama biz görüyoruz ve susmuyoruz.Filistin, bu düzeni en çıplak haliyle ifşa etmiştir: Bombalarla susturulmaya çalışılan direniş, aslında tüm dünyanın vicdanını uyanmaya çağırıyor. Gazze’ye düşen her bomba, yalnızca bir halkı değil, emperyalizme karşı tüm insanlığı hedef alıyor.
Bu küresel kuşatma, ekonomik sömürüyle evlerimize kadar sızarken, kültürel hegemonyayla kimliğimizi ve onurumuzu silmeye çalışıyor. Ancak biliyoruz ki bu düzen, halkların erdemli direnişiyle yıkılacaktır. Filistin’in yanındayız, çünkü bu sadece bir Filistin savunusu olmaktan çıktı! Özgürlük talebinin en yalın haline dönüştü.
Dostlar, Mazlumların direnişi yalnızca Gazze’yi değil, bizi de özgürleştirecek. NATO üsleriyle kuşatılan, ekonomik prangalarla esir alınmaya çalışılan bu topraklarda susmak, teslim olmaktır. Ama biz teslim olmayacağız! Filistin’in direnişi, bu coğrafyanın bağımsızlığı ve dünyanın özgürlüğü için de bir çağrıdır. Bu nedenle çağrımızı tekrarlıyoruz: Meydanlara çıkalım, bu küresel sömürü düzenine karşı sesimizi yükseltelim. Filistin’in ateşiyle uyanan vicdanları birleştirelim.
Değerli arkadaşlar, ortada açık gerçekler varken aklımızla dalga geçer gibi hareket eden ve işgale lojistik sağlayan gemiler İsrail’e gitmeye devam ederken anlatılan masallara inanmamız bekleniyor. İsteniyor ki yalnızca Filistin değil bütün Ortadoğu coğrafyasını bundan önceki yüzyılda olduğu gibi boyunduruk altında tutulsun, sömürü ve işgal düzeni sürsün. Bu yüzden biz de haykırıyoruz: Ticarete, petrol sevkiyatına dair tek söz etmeden meydanları dolduran kalabalıklar vicdanın nesi olur?
Akşama kadar İsrail ve ABD’yi lanetlemek ama Türkiye üzerinden giden petrole ses çıkarmamak konfor alanında takılmaktan başka nedir ki? Ulusal çıkarlar mazlumların kanlarından daha üstünse yarın bizim kanımızı da çıkarları için satacaklara nasıl ses çıkarabiliriz? Müslüman vicdanı, diri bir insan ağzı bu ihaneti kabul edemez, çıkarları için soykırıma razı olamaz, olmamalıdır. Sadece Gazze’yi değil bütün dünya halklarını kuşatmaya, ezmeye çalışan egemen dünya düzeninin bütün araçlarına karşı topyekün mücadele bir insanlık vazifesidir. 
Arkadaşlar, İsrail’in gözü kulağı olan, Ortadoğu’daki ateş ve kanın baş sorumluları ABD ve NATO ittifakının üsleri hala bu topraklarda!. Basit bir soru soruyoruz: Bu üsler emperyalistlerin çıkarlarını mı bizi mi koruyor? Bizler, başta Filistin olmak üzere mazlum halkları katleden ve işgalcilere yardım eden herkese itiraz etmeyeceksek nasıl adaletten söz edebiliriz? İşte bu nedenle büyük cümlelerle kendini Filistin’in yanında gösterip arkadan iş çevirenleri bu meydanlarda dile getirmeye devam edeceğiz.
İktidara ve iktidarın eteklerine tutunmuş kuruluşlara sesleniyoruz: İsrail’le ticaret yaparak soykırıma değil kazanacağı dolarlara bakan sermayeyi neden durdurmuyorsunuz? Neden hakkın hatırını gözetmiyorsunuz?
Bizler Filistin için vicdanlarının sesini dinleyen, zalimin zulmüne kimden olursa olsun karşı çıkılmasını isteyenleriz. Biz hakkı ve hukuku tavsiye eden iç güçleriz. 11 aydır meydanlardayız. Yaklaşık 25 ilde ortalama iki haftada bir şehir meydanlarında buluşuyor, yürüyüş ve basın açıklamaları düzenliyoruz.  Bu ülkeyi yönetme emanet ve yetkisini bir süre için devralmış iktidara ve topluma sesleniyoruz. Binlerce insanla defalarca kez dile getirdik. Duyamamış, görmemiş olamazsınız. Kameralar hep kayıttaydı. Tekrar edelim: İsrail’i koruyup kollamaktan vazgeçip tarihin doğru tarafına geçin.
İsrail’i, dolayısıyla işgal, terör ve soykırımı meşru gören ve dahi besleyen kararlarınızı derhal gözden geçirin ve iptal edin.
İsrail’den beri olmak, insanlığa karşı işlenmiş suçlardan, savaş suçlarından, soykırımdan, ve haçlı seferlerinden beri olmaktır.
Tarafınızı doğru seçin. Hamaseti bırakıp direnişin yanında yer alın ve katil İsrail’i caydırıcı adımlar atın!   
İhanetten Vazgeç Ticareti Kes! Filistin Halkı Yalnız Değildir! Yaşasın Küresel İntifada!"

4-3563-4161-663